Kökleri uzayda olan tarım teknolojileri

Tarımda uzay teknolojileri kullanımı tarımın çevresel etkilerini azaltma noktasında da geleceğin gelişmeye en açık alanlarından. Gezegeni doyuran pek çok tarım aletinin kökleri uzayda.

Gezegen, altıncı büyük yok oluşun eşiğindeyken iklim felaketinin enkazından yeni tarım devrimi inşa ediliyor. İnsan türünün elmayı ısırmasından sonraki en ölümcül günahı fosil yakıt kaynaklı iklim felaketi. Günahın bedeli üç beş tane petrol şirketine ödetilmeye çalışılırken sıradan bir dünyalı gün boyu karbonu sala sala zenginlerin malına mülküne tamah ediyor. İklim günahkarları el açıp günahlarının affını isterken birileri elini taşın altına sokup gezegene ve insan türüne son bir kıyak sunmaya oldukça niyetli.

Başrolde kadim bilgilerin muhafızı kadın olan tarım devriminin üzerinden 12 bin yıl geçti. Yeşil devrim en çok duayı ve bedduayı alanlar arasında listenin başında. Herkesi doyurma vaadiyle çıktığı yolda yeşili kirlendikçe ismi olur olmaz komplo teorilerinin içinde yer almaya başladı. Boylu poslu buğdaylardan cüce çeşitler yaratan Norman Borlaug kimileri için “ekmeğimizi katleden adam”. Oysa o, 1970 yılında Nobel Ödülü’nü aldığında bir gün dünya tarım endüstrisini değiştirecek Rockefeller Vakfı’nın da en önemli araştırmacısıydı. Buğday üretiminde yüzde 60’dan fazla artış sağladı. Buğday verimindeki artışı sağlayan ıslah çalışmalarına, internet profesörleri “buğdayın genetiği değiştirildi” türünden yaptıkları açıklamalarla kendi cehaletlerini tescillediler. Oysa 1950’li yıllarda henüz gen transferini sağlayabilecek bir teknoloji yoktu, olsa bile buğdayın genetik yapısı buna imkan vermiyordu.

Yeşil devrim de kuşkusuz sütten çıkmış ak kaşık değildi. Devrim tohumla başlasa da pestisitler, gübreler, toprak bakım ürünleri, bitki koruma ürünleri hepsinde binlerce ürün çalışıldı.

Yeşil devrimin sponsoru Rockefeller Vakfı kendine; Henry Kissinger’in ünlü “Petrolü kontrol ederseniz bir ülkeyi, gıdayı kontrol ederseniz dünyayı kontrol edersiniz” sözünü şiar edinmişti.

Tohum, gübre, pestisit hepsi devasa tarım şirketlerinin eline geçince endüstriye onlar şekil vermeye başladı. Endüstride bütün ipler beş büyüklere bağlanınca küçük çiftçilerin kârlılığı giderek düşmeye başladı. Monsanto, Bayer, Cargill, BASF SE, Syngenta gibi beş altı şirket dünya tarımını ve yemek kültürünü dizayn ediyor. Ülkelerin gastronomi ile ilgili masumane çabaları arkasında güçlü bir tarım endüstrisi olmadan sadece turizm faaliyeti olarak kalıyor. Tarımsal bir ürünü dünyaya pazarlamanın yolu arkasında güçlü bir tarım endüstrisi kurmaktan geçiyor.

NASA AİLE ÇİFTÇİLERİNİ KORUR

ABD’de iki milyondan fazla çiftlik var. Ortalama büyüklüğü 444 dönüm olan ABD’de çiftçiler yılda yaklaşık 69 bin dolar kâr elde ediyor. İklim felaketiyle rakam giderek düşüyor. Tüm dünya geçmişte olduğundan fazla tarımı sübvanse ediyor. ABD’de de çiftçilerin elde ettiği kârın yüzde 40’ını devlet sübvansiyonları oluşturuyor. Küçük işletmelerin tarım yapması imansız. ABD’de çiftliklerin yüzde 97’si küçük işletmelerin. Toprakların yüzde 3’üne sahip olan büyükler kalan arazileri kiralayarak ve onların ürettiği ürünleri satın alarak tarıma yön veriyor. NASA’nın teknolojileri büyükler kadar küçük çiftçiyi de koruyacak teknoloji sırlarıyla dolu.

Yoksullar yeşil devrimin teknolojisine göbekten bağlandılar. Kimileri bağımsızlığı seçip teknoloji geliştirdi. İsrail aklı başında olan ülkelerdendi, tohumculukta liderliğe oynadı. Hollanda tarımsal ürüne değer katma, teknoloji geliştirmede öncü oldu. Bizim gibi kafası karışıklar iştahları ayarlama enstitüsünün büyüsüne kapılıp her şeyi ithal etti; öncelikle bilgiyi, sonra da bizi bağlayan teknolojiyi.

Yeşilciler, yeşil karşıtı olanlar yarım asırdır tartışmaya devam ediyor. Tüm bunlar yaşanırken dünyanın en önemli teknoloji geliştiricisi NASA elini tarımın üzerinden asla çekmiyor. NASA geliştirdiği teknolojilerini uzay yolculukları dışında gezegen tarımını güçlendirmek için deniyor.

YEŞİL TARIM DUVARLARI

Gezegen bir gün bitki yetiştirmeye elverişli koşullarını kaybettiğinde, uzay tarımının teknolojilerinden yararlanacağız. Oksijen olmayan susuz bir ortamda tarımsal ürün üretebilmek, yeni tarım devriminin ayak sesleri. Çok az bir müdahale ile bitki dikmek, hasat etmek, bitkiyi beslemek ve en sonunda da astronotların psikolojisine olumlu etkisi olduğu ispatlanan taze sebze yemek. Astronot Steve Swanson, uzayda ilk kırmızı marul hasadını çoktan yaptı. Yeryüzünde dikey tarım aynı teknolojiden esinlendi. Kıyamet sonrası Nuh’un ambarı, dikey tarım bankaları demek. Kentlerdeki her uygun duvarın yeşil tarım duvarına dönüştürülmesi, kendi kendini besleyen şehirlerin inşası için iyi bir başlangıç.

Günümüzde yoksul ve gelişmekte olan ülkeler mahsul tahminlerini sağlıklı yapamazken, ABD, çok uzaklardan Türkiye’nin buğday rekoltesini eksiksiz tahmin edebiliyor. Erken uyarı sistemi arz talep dengesini sağladığı gibi fiyatlamada da avantaj sağlıyor. NASA hasat portalı, tarımsal emtialarla ilgili aylık rapor yayınlayarak dünya tarım ve gıda sistemini farklı bir açıdan da elinde tutuyor. Toprak nemi, su rezervleri, NASA’nın uydu verileri kuşkusuz çıplak gözle okunabilir veriler olmaktan çok öte. Bu nedenle istatistik bilen, tarım ekonomisi okumuş kalifiye personel ile tarımın güçlendirilmesi gerekiyor. Kelimenin tam anlamıyla onlarca farklı disiplin ile beslenmesi gereken gerçek bir “tarım mühendisliği” bilimi.

NASA, gelecekte “Açık Bilim Yılı” olarak adlandırdığı yöntemle bilgileri herkesle paylaşacak. Şimdilerde herkesin gözü NASA’nın ufuk açan bilgilerinde. Onun bilgileri kuraklığı, seli, donu tahmin ediyor, sigorta şirketlerini besliyor, ülkelerin çiftçi desteklerini planlıyor. NASA’nın ürettikleri uzaydan çok gezegendeki tarımsal faaliyetlere teknoloji katkısı sunuyor.

ABD’li çiftçiler yeşil devrimin yıldızı oldukları gibi yeni tarım devriminin de baş aktörleri. Yeni teknolojileri devasa arazilerinde uygulayıp etkili sonuçları dünya ile paylaşıyorlar. Teknoloji, ABD tarımını iklim felaketinin acımasız etkilerinden görece korurken, dünya çapında tarımsal ürünlerdeki dalgalanmaları da kısmen engelliyor.

Ekim zamanı, IoT ve GPS teknolojileriyle efektif gübre, kimyasal, ilaç kullanımı, su yönetimi gibi çeşitli teknolojilerle yapılan maliyet düşürücü uygulamalar ile hem zamandan hem de maliyetlerden tasarruf sağlanıyor. Çiftçiler iklim felaketinden korunurken sürdürülebilir bir gelirle de tarım yapmaya devam edebiliyorlar.

İLETİŞİM KURAN BİTKİLER

Tarımda uzay teknolojileri kullanımı tarımın çevresel etkilerini azaltma noktasında da geleceğin gelişmeye en açık alanlarından. Gezegeni doyuran pek çok tarım aletinin kökleri uzayda. Otonom traktörler, uzak algılama ile dünyanın işletim sistemini manipüle edebilme, NASA’nın Ames Araştırma Merkezi Kaliforniya Su Kaynakları Departmanı ile ortaklık kurarak ABD’nin suyunu yönetiyor. Susayan bitkiler metin mesajlarıyla su istiyor. Tıpkı yer altında miselyum aracılığıyla birbiriyle konuşan evrenin en köklü ve geniş internet ağı gibi tarımsal tüm bitkiler okunabilir simgesel bir dille konuşabiliyor, iletişim kuruyor.

DÜNYA NASA TEKNOLOJİLERİYLE TARIMA AKIL KATIYOR

Hintli çiftçiler elleriyle pirinç tarlalarını yönetirken ABD’li çiftçiler tablet başında kadeh kaldırıyor. Belki de bu yüzden dünya tarımını anlamak için önce “çiftçi kimdir, ne yer, ne içer” gibi sıradan ama her şeyi değiştirecek soruların cevabını bilmek gerekiyor. Zira havalı “yerel çiftçi” tanımı gastronomiye soluk getirse de köylüye umut vadetmiyor.

Velhasıl, biz atıl arazileri tarıma açıp destek vaadiyle ne kadar atıl arazimiz olduğunu bulmaya çalışırken, dünya NASA teknolojileriyle tarıma akıl katıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir