Kamuda açık kaynak kodlu yazılım dönemi başlıyor mu?

Kamuda AKKY kullanılmasının dışa bağımlılığı azaltacağı ve son kullanıcılarda da kullanım oranlarını artıracağı aşikardır. Ancak kullanılacak yazılımların, seçilen işletim sistemlerine uyumlu olması gerekmekle beraber bu sistemleri yönetecek, destek verecek ve geliştirecek yetişmiş bilişim personeline ihtiyaç duyulmaktadır.

29 Temmuz 2023 tarihinde, Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle kamu kurumlarında dışa bağımlılığı azaltmak ve siber güvenlik açısından daha etkili olacağı kanaatiyle, kamu kuruluşlarında açık kaynak kodlu yazılım (AKKY) kullanılmasına yönelik kararname yayınlandı. Uzun yıllar açık kaynak kodlu işletim sistemleri üzerine sistem yöneticiliği yapmış ve üniversitelerde bu alanda eğitimler vermiş birisi olarak, bu kararı çok ilham verici olarak görüyorum. Ayrıca, ülkemizde siber güvenlik alanında çalışmak isteyen gençler için de önemli bir fırsat olarak ele almaktayım.

Öncelikle, konuyu daha iyi kavrayabilmek adına, size yazılım lisansından bahsetmek isterim. Yazılım lisansı, yazılım üreticisinin haklarını korumak için düzenlenmiştir. Lisanslı bir yazılımı kullanabilmek için üreticinin tercihine göre kullanımı belli bir süreye bağlı olarak lisans almak şarttır. Lisans hakları, telif hakkı sahibinin haklarını yasalarla korur. Yazılım üreticisi, ürettiği yazılımın lisans alınarak kullanılmasını sağlamak amacıyla kaynak kodlarını gizler. Bu sayede ürünün izinsiz olarak kopyalanmasını ve değiştirilmesini önlemiş olur.

AKKY’de yazılım lisansı yoktur. Yazılım geliştiricisi, halka süresiz olarak yazılımın kullanılması, kaynak kodlarının görüntülenmesi ve kullanıcının istediği değişiklikleri yaparak dağıtılması iznini verir. AKKY’yi en çarpıcı örneği olarak Linux İşletim Sistemi ile karşılaşmaktayız. Linus Torvalds isimli bir üniversite öğrencisi, Andrew S. Tanenbaum (üniversitede ağ sistemleri dersinde kullandığımız ders kitabımızın yazarı) tarafından geliştirilen Minix işletim sisteminin ihtiyacını karşılayamaması üzerine ve boş zamanlarını değerlendirmek adına, bu sisteme eklemeler yaparak geliştirmeye başlamış ancak yazmaya başladığı programın unix tarzında kişisel bilgisayarlarda çalışabilecek bir işletim sistemi çekirdeği oluşturduğunu fark etmiştir. Sonrasında oluşturduğu işletim sisteminin lisansını almak yerine internette açık kaynak kodlu olarak yayınlamış ve isteyenlerin değişiklikler yaparak kendi versiyonlarını geliştirmesine olanak sağlamıştır. 1991 yılında, kapitalist bir dünyada, inanılmaz paralar kazanabilecekken idealist bir karar vererek açık kaynak kodlu işletim sisteminin temelini oluşturmuştur.

Linux bazlı işletim sistemleri o dönemde incelendiğinde rakipleri olan Microsoft ve Apple firmalarının ürettiği işletim sistemlerine göre daha stabil, esnek (işletim sistemi istenilen farklı donanımlara göre kişiselleştirilebiliyordu), ağ ve güvenlik ile sunucu yönetimi açısından gelişmişti. Fakat görsel arayüzü yoktu, görsel arayüzün geliştirilmesi için desteğe ihtiyacı vardı. Görsel aryüzü geliştirildiği süre zarfında, son kullanıcılar görsel arayüzü olan Microsoft ve Apple lisanslı işletim sistemleri ürünlerini yaygın olarak kullanmaya başladılar. Bu süreçte son kullanıcılar açısından popülerliğini yitirdi.

Son kullanıcı açısından popülerliğini yitirdiği için Linux işletim sisteminde çalışan uygulamaların sayısı da olumsuz etkilenmiş oldu.

Açık kaynak kodlu işletim sistemlerinin kaderi Google ve Open Handset Alliance tarafından, cep telefonları, tabletler ve televizyonlar için geliştirilmekte olan Linux tabanlı Android işletim sisteminin ortaya çıkmasıyla değişti. Sistem, açık kaynak kodlu olsa da kodlarının ufak ama çok önemli bir kısmı Google tarafından kapalı tutulmaktadır. Google tarafından ücretsiz sunulmasının sebebi, sistemin daha hızlı ve çabuk gelişmesi, birçok popüler marka tarafından kullanılması ve bu sayede reklamlarının daha fazla kişiye ulaşmasını sağlamaktır. Google, Android sistemi üzerinde çalışan Google Play marketteki oyun ve uygulamalar üzerinde aldığı reklamları yayınlayarak para kazanmaktadır. Android için halihazırda 2,6 milyondan fazla uygulama bulunmaktadır.

Diğer yandan Linux tabanlı işletim sistemleri de farklı dağıtım sürümleri ile karşımıza çıkmaya başladı. Kullanıcılar açısından dağıtımları birbirinden ayıran en önemli faktörler dağıtımların kullandıkları paket yönetim sistemleri, masaüstü ortamları ve yönetim araçlarıdır. Debian, Ubuntu, Red Hat, Fedora, Linux Mint, OpenSUSE, Arch Linux bunlardan birkaçıdır. Özelikle, Fedora Centos sunucu bazlı işletim sistemi olarak dünyada yoğun olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de Fedora üzerinde geliştirilen Turkuaz, Gelecek ve Mandrake üzerinden geliştirilen Turkix, Armador OS 2006 gibi projelerden sonra TÜBİTAK bünyesinde Pardus isimli bir dağıtım geliştirilmektedir. Siber güvenlik alanında çalışanlar için ise Kali sürümü popülerliğini korumaktadır, ayrıca birçok ağ ve siber güvenlik donanımı (firewall, router vb.) donanım cihazlarının işletim sistemi Linux olarak dikkat çekmektedir.

Firmalar ve son kullanıcılar için lisans ücreti ödemeden AKKY kullanmak cazip görünse de ülkemizde maalesef AKKY kullanım oranları çok azdır. Bunun başlıca sebepleri; yazılım devlerinin yüksek pazarlama bütçeleri sebebiyle bilgisayarları satışa sunarken kendi lisanslı işletim sistemlerini cihazlara yüklü olarak satması, kendi yazılımlarına yönelik eğitim, belge ve yazılım destek sistemlerinin profesyonel olarak sağlanmasıdır. Ayrıca, üniversitelerimizde Linux tabanlı işletim sistemi derslerinin verebilecek akademik personelin sayısının yetersizliği de bu oranın az kalmasında etkilidir. Örneğin, ülkemizin üniversitelerinin bilgisayar mühendisliği ve yönetim bilişim sistemleri müfredatlarına baktığımızda Linux tabanlı işletim sistemi dersi veren toplam üniversite sayısı iki elin parmaklarını geçmez.

Ülkemizde, özel sektörleri incelediğimizde firmalar yüksek yazılım lisans maliyetlerini düşürmek için AKKY kullanım oranlarını artırmak istemelerine rağmen açık kaynak kodlu işletim sistemlerini, veri tabanlarını ve yazılım uygulamalarını yönetecek, geliştirecek yetişmiş eleman sayısının az olmasından dolayı çaresiz kalmaktadırlar. Mecburen, maliyetler fazla olsa da daha kolay destek bulabildikleri lisanslı yazılımları tercih etmektedirler.

Kamuda AKKY kullanılmasının dışa bağımlılığı azaltacağı ve son kullanıcılarda da kullanım oranlarını artıracağı aşikardır. Kamuda kullanılacak açık kaynak kodlu işletim sistemlerinin seçimi ve kullanılacak yazılımların, seçilen işletim sistemlerine uyumlu olması gerekmekle beraber bu sistemleri yönetecek, destek verecek ve geliştirecek yetişmiş bilişim personeline ihtiyaç duyulmaktadır.

Sonuç olarak, konu yine dönüp dolaşıp ülkemizin gelişmesi, dışa bağımlılık konularının çözümlenmesinin sorunlarının tek çözüm adresi eğitim olarak ortaya çıkıyor. Eğitimin başarıya ulaşmasının sırrı da yine akademik personele yeteri kadar değer verilmesi, üniversitelerde bilişim programlarına ayrılan ödeneğin artırılması, teknolojiye yatırım yapılması ile akademik personele verilecek değerin önemi şeklinde sıralanmaktadır. Ayrıca, yetişmiş bilişim personelini ülkemizde tutabilmek adına da etkili hamleler yapmak gereklidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir