Türkiye Teknoloji ve İnsan Endeksi

Türkiye’de insan ve teknoloji ilişkisini odağına alan ‘Türkiye Teknoloji ve İnsan Endeksi’ isimli araştırmada; öğrencilerin, ailelerin ve yetişkinlerin teknolojiye ve teknolojik gelişmelere yönelik bilgi, tutum ve sahiplik düzeyi incelendi. Katılımcıların çok büyük bir kısmı teknolojiyi olumlu görürken, yapay zeka konusunda yüzde 50’lik bir ayrışma var.

 Teknolojide Kadın Derneği (Wtech), IPSOS ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin akademik katkılarıyla hazırlanan “Türkiye Teknoloji ve İnsan Endeksi”, Türkiye’de ‘insan ve teknoloji’ ilişkisini odağına alan kapsamlı bir araştırma.

Araştırmanın amacı, Türkiye’de teknoloji ve insan ilişkisini, teknolojinin hayatımızdaki ve işimizdeki yerini ve iş dünyasının bilim/fen, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi daha sayısal temelli alanlarda eğitim almış işgücüne yönelik talebini anlamak ve şirketlerin bu alanlarda ileriye yönelik stratejilerini ve yatırımlarını öğrenmek. Bu kapsamda öğrencilerin, ailelerin ve yetişkinlerin teknolojiye ve teknolojik gelişmelere yönelik bilgi, tutum ve sahiplik düzeyleri incelendi.

2021 yılında başlayan araştırma kapsamında bin 231 paydaş ile kantitatif, 20 yönetici ile kalitatif görüşmeler gerçekleştirildi. Toplumun teknoloji hakkındaki bilgi düzeyini, tutumunu, yapay zekâya karşı farkındalığını ve işgücündeki cinsiyet çeşitliliğinin istenilen seviyelerde olup olmadığını gözlemlemeyi hedefleyen Türkiye Teknoloji ve İnsan Endeksi, dört başlık altında oluşturuldu: “Teknoloji Sahipliği ve Kullanımı”, “Teknoloji Endeksi”, “Yapay Zekâ Algısı” ve “STEM Alanında Kadın Algısı” başlıklarında incelemeler yapıldı.

Teknoloji Sahipliği ve Kullanımı

Teknoloji Sahipliği ve Kullanımı başlığı altında yapılan görüşmelerde “teknoloji” denilince akla öncelikli olarak bilgi ve iletişim teknolojileri, dijitalleşme ve inovatif çözümlerin geldiği görülse de teknolojiyi insan üretiminin bir bütünü şeklinde değerlendirenlerin de olması dikkat çekti.

Diğer yandan hem iş dünyasının temsilcileri hem de akademisyenler arasında teknolojinin çok fazla sevilen bir alan olduğu da bir diğer dikkat çeken unsurdu. Her iki kesim için de pozitif duygular uyandıran teknolojinin, hayatı her alanda kolaylaştırdığı, hız ve zaman tasarrufu sağladığı, çeşitli problemlere çözüm ürettiği, geleceği şekillendirdiği bildirildi.

Genel olarak bakıldığında, katılımcılar, teknolojinin hayatlarındaki öneminin farkında ve kendilerini bu alanda geliştirme konusunda istekliler. Katılımcıların yüzde 69’u “teknolojisiz bir hayat düşünemiyorum” derken, bu görüşe katılmayanların oranı ise yüzde 13.

Yakın gelecekte teknoloji konusunda becerilerin daha fazla önem kazanacağını düşünenlerin oranı yüzde 86 civarındayken; kendini bu alanda geliştirerek daha fazla beceri kazanmak isteyen kişilerin oranı ise yüzde 80. Bir diğer dikkat çeken husus ise yapay zeka. Her 10 haneden 4’ünde yapay zekâ içeren en az bir ürün kullanılıyor.

Pandemide Teknoloji Kullanımı Arttı

Pandemi koşullarında fiziksel temasın sonlandığı noktada iletişim teknolojileri zorunlu olarak herkesin hayatında daha fazla yer edindi ve bir nevi hayat kurtarıcı oldu. Sosyalleşme ihtiyacını belli bir düzeyde gidermeye olanak tanıyarak psikolojik sağlığı korumaya yardımcı oldu. Bu dönemde nesiller arası bilgi aktarımı genç kuşaklardan aile büyüklerine tersine mentorluk olarak adlandırılabilecek bir şekilde yaşandı.

Araştırmada pandemiye yönelik en dikkat çeken detay, bireylerin yüzde 82’sinin salgın öncesine göre teknolojiyi daha fazla kullanıyor olması.

Araştırmaya göre, her 10 kişiden 9’u salgın öncesine kıyasla teknolojinin hayatlarındaki yerinin kısmen ya da çok fazla arttığını belirtiyor. Ayrıca her 10 kişiden 8’i teknolojiyi salgın döneminde daha fazla kullandığını belirtti. Katılımcıların yüzde 57’sinden fazlası teknolojinin hayatlarındaki yerinin çok fazla arttığını söylerken, yüzde 1’den çok azı, teknolojinin yerinin çok azaldığını söyledi. Teknoloji kullanımına yönelik de benzer bir durum var; yüzde 1’inden azı “çok daha az” kullanıyorum derken, yüzde 44’üne yakını “çok daha fazla kullanıyorum” dedi.

Pandemi dönemi ile birlikte bireylerin telefonda ya da bilgisayarda geçirdikleri vakit de arttı. Yine araştırmaya göre, bireylerin yüzde 79’u bugünlerde çok daha fazla telefon ya da bilgisayar ekranına baktığını bildirdi.

Teknolojiye Yönelik Tutum Olumlu

Teknoloji endeksi ölçülürken katılımcıların teknolojiyle ilgisi bilgi düzeyi, davranışları ve tutumları olmak üzere üç boyutta ele alındı. Kullanıcıların teknolojiye dair bilgi düzeyinin yüzde 48, davranış düzeyinin yüzde 38, tutum düzeyinin ise yüzde 54 olduğu belirlendi.

Her boyutun aynı ağırlıkta değerlendirildiği araştırmada ortalama teknoloji endeksinin yüzde 47 olduğu sonucuna ulaşıldı. Buna göre, toplumun teknoloji algısının orta seviyede olduğunu söylemek mümkün.

Türkiye’de teknolojiye yönelik tutum olumlu olsa da ekonomik engellerin yanı sıra teknolojik gelişmeler konusundaki endişe ve belirsizlikler sebebiyle olumlu tutum davranışa dönüşemiyor.

 Yapay Zeka Uzak Bir Kavram Değil

Katılımcıların çoğunluğu yapay zekanın hayatı kolaylaştırdığını düşünürken bilinmeyen getirilerine karşı da kaygılı. Bunun sebebi ise yapay zekanın bazı meslek gruplarının yerini alacağı düşüncesi.

Yapay zekâ konusunda katılımcıların yüzde 73’ü “yapay zekânın hayatımızı kolaylaştırdığını” ifade ederken, yüzde 48’i “yapay zekânın hayatımızda daha çok yer alması gerektiğini” belirtiyor.

Diğer yandan toplumda yapay zekâ ürünlerine yönelik bir kaygı da hakim. “Yapay zekâ ürünleri işlerimizi elimizden alacak” düşüncesine sahip olan bireylerin oranı yüzde 63.

Katılımcıların yüzde 46’sı “yapay zeka konusunda bilgi düzeyiniz nedir?” sorusuna “duydum ama pek bilgim yok” derken, yapay zekayı kelime olarak bile duymayanların oranı ise yüzde 5.

Araştırmada dikkat çeken bir diğer nokta ise robotların dünyayı ele geçireceği endişesi. “Robotların yakın zamanda dünyayı ele geçireceklerinden endişe ediyorum” diyenlerin oranı yüzde 38. Öte yandan bu görüşe katılmayanların oranı da yüzde 38’lik bir oranda ve dolayısıyla konu hakkındaki görüşler eşit. Ve yüzde 24’lük kararsızlar ile birlikte toplum bu endişe konusunda ikiye bölünmüş durumda.

 STEM Alanında Kadın Algısı

Raporda, kadınların STEM alanlarında daha aktif rol alabilmelerinin önünde duran “cam tavan” etkisine dikkat çekiliyor. Bu durumun, kadınların iş hayatında eksik motivasyon ve destekle yükselmelerine neden olduğu belirtiliyor.

Araştırmaya göre, STEM alanlarındaki iş alımlarında erkeklerin lehine bir tutum olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 36.

Bireylerde teknolojiye yönelik algılar kaygıyla şekilleniyor ve toplumda teknolojik gelişmelerin hızını yakalayamama endişesi hakim.

Teknolojik gelişmelerin hızına yetişemedikleri ve sahip oldukları bilgi düzeyinin yeterli olmadığı düşüncesi, bireylerde endişeye yol açıyor. Bireyler yakın gelecekte, teknolojinin hayatlarını olumlu etkileyeceğini düşünseler de bu alandaki belirsizlikten ve yetersiz bilgiden dolayı endişeli.

Bireyler, sosyal medya ve popüler kültürün etkisiyle teknolojik gelişmelerin yakın gelecekte olumsuz sonuçlar doğurabileceği konusunda oldukça kaygılı. Bu tedirginliğin, teknolojik yeniliklere adaptasyon sürecinde gecikmelere yol açabileceği öngörülüyor.

 “Kadın Temsiliyetinin Güçlendirilmesi İçin Güçlü Verilere Sahip Olmalıyız”

Türkiye’de bir ilk olan Teknoloji ve İnsan Endeksi araştırmasının ilk fazında, Türkiye’nin teknoloji algısını anlamak istedik. Araştırmamız bu alandaki eksikleri ve ihtiyaçları tespit etme, nereye odaklanacağımızı belirleme amacı taşıyor. Dünyada da bu kapsamda ilk kez yapılan teknoloji endeksini önümüzdeki süreçte de devam ettirerek, toplumdaki değişimi somut şekilde görebilecek, projenin sonraki fazlarında endeksi etkileyen nedenlerin derinlemesine tespitini yapabileceğiz.

Katıldığım her etkinlikte dile getirdiğim gibi burada da STEM alanı öğrencilerinin ve mezunlarının teknoloji alanlarına teşvik edilmesinin Türkiye’nin dijital dönüşümü için oldukça büyük bir önem taşıdığını tekrar belirtmek istiyorum. Dolayısıyla bu alanda gençlerin doğru stratejilerle yönlendirilmesi için öncelikle ne durumda olduğumuzu ölçmemiz, ardından işgücündeki cinsiyetler arası çözümlemelere ve kadın temsiliyetinin güçlendirilmesine ışık tutacak verilere sahip olmamız, önümüzü daha net görmemizi sağlayacaktır.

Toplumun bize dayattığı birtakım erkek ve kadın kodlarının ortadan kaldırılması ve eğitim sisteminin cinsiyet odaklı değil, yetenek odaklı geliştirilmesi gerekiyor. Kız çocuklarına yönelik meslek algısının erken yaşta kırılması lazım ki bariyerler oluşamasın. STK’ların sağladıkları eğitim imkânlarının üzerine düşmeli ve okullarda geleneksel eğitim anlayışından çıkarak, sistemimizi çağa uygun olacak şekilde güncellememiz gerektiğini düşünüyorum.

Teknoloji üretimi konusunun davranış oranına yansıyabilmesi için önümüzdeki üç yıl içerisinde somut adımları hızlıca atmamız şart. Tüm bunlar noktasında yaptığımız araştırmanın bizlere ışık tutacağını, iyi ve eksik olduğumuz tarafları göstererek, hızlı çözümler oluşturabilmemizi sağlayacağını umut ediyoruz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir