“BUKYTALK sosyalleştiren bir öğretici”

İngilizceyi bir amaç olmaktan çıkarıp bir araç haline getiren ve konuşmanın önündeki çekingeleri sosyalleşme yöntemi ile kıran BukyTalk’ın en temel farkının da burada “sosyal ortam” yaratmada olduğunu vurgulayan Hasan Can Üretmenoğlu, BukyTalk’da İngilizce başlayan seansların Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetler’de Türkçe olarak devam edeceğini, sonrasında ise Rusçaya yönelmek istediklerini belirtti.

 Seansla başlayan sosyalleşme sürecini seans sonrasında günlük hayata taşıyarak bir komünite yaratmak ve öğrenmek istediğiniz dili günlük hayatta özgürce kullandığımız bir araç haline getirmek için çalışan BukyTalk’ın İngilizce öğrenmek isteyen ancak konuşma korkusu olan kişileri yetenekleri ve ilgi alanları doğrultusunda bir araya getirerek doğal bir konuşma süreci yarattığını ifade eden Kurucu Ortak Hasan Can Üretmenoğlu, İngilizceyi bir amaç olmaktan çıkarıp araç olarak sunduklarını, bunun da kişileri daha cesur hale getirdiğini söyledi.

İngilizce dil altyapısında elde ettikleri başarıyı Türkçe olarak Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetler’e taşımak için hazırlıklarını sürdürdüklerini kaydeden Üretmenoğlu, bir sonraki hedefin ise Rusça olduğunu aktardı.

Öncelikle BukyTalk’ı hayata geçiren etmenlerden bahsedebilir misiniz?

BukyTalk, aslında birçok girişimde olduğu gibi kendi ihtiyacımdan ortaya çıkan bir girişim. Yeditepe Üniversitesi’nde reklamcılık bölümünü İngilizce okusam da birçok Türk genci gibi konuşma pratiğinde sorunlarım vardı. Mezun olana kadar bu durumu erteledim. Ardından “Let’s Continue in English” cümlesinden korktuğum için de konuşma pratiğimi geliştirecek bir uygulama aramaya başladım. Sonrasında ise BukyTalk konseptini yaratırken buldum kendimi.

Son yıllarda dünyanın daha da küresel bir topluma evrilmesi ile İngilizce ve diğer diller özelinde birçok öğretici aplikasyon hayata geçti. BukyTalk bunlardan nasıl ayrışıyor?

BukyTalk, seansla başlayan sosyalleşme sürecini seans sonrasında günlük hayata taşıyarak bir komünite yaratmak ve öğrenmek istediğiniz dili günlük hayatta özgürce kullandığımız bir araç haline getirmek için çalışan girişim. Diğer platformlar gibi yalnızca konuşma pratiği imkanı sunmuyor, seanstan sonrasında da katılımcılarına öğrenmek istediği dil ne ise (şu an sade İngilizce hizmet veriyoruz) o alanda aynı ihtiyacı olan kişiler ile sosyalleşme imkanını sunuyor.

Özetle; sosyal ortam; İngilizceyi ve Türkçeyi informatiflikten çıkartmak; tüm hedef kitleleri tek platform üzerinden birleştirmek (komünite) ve fiyat/performans anlamında ön planda olmak gibi ayrıştırıcı özelliklere sahip.

Bazı dil uygulamaları ya da öğretim platformlarının “21 günde ya da 3 ayda İngilizce öğrenin” gibi iddialı cümlelerinin gerçeği yansıtmadığını biliyoruz peki, BukyTalk bunun için ne öneriyor, nasıl bir disiplin sunuyor?

Rekabetin yüksek olduğu alanlarda kâr marjları azalıyor, müşteri çekebilmek için de vaatler yükseliyor. Bahsettiğiniz gibi üç günde İngilizce, gece yatın sabah bülbül gibi İngilizce konuşun tarzında gerçeklikle hiç ilgisi olmayan söylemler çoğalıyor.

Biz BukyTalk olarak, bilimsel metotları öneriyoruz. Nedir bu? Katılımcılarımıza seanstan çıktıktan sonra başlayan her bir anda ve alanda İngilizceye kendilerini maruz bırakacakları ortamlar yaratmalarını öneriyoruz. Örneğin, telefonlarını İngilizce kullanmalarını, Instagram ve Facebook’larını İngilizceye çevirmelerini tavsiye ediyoruz. Kesinlikle dublaj değil, altyazılı olarak filmler izlemelerini öneriyoruz. Zaten ana farklılığımız olan sosyal ortam kısmında katılımcılarımız ilgi alanı ve yetenek bazında bir araya geldiklerinde de bu alanlarda İngilizce konuştukları için süreç çok daha kolaylaşmış ve özümsenmiş oluyor. Kısacası, kritik olan kendinizi öğrenmek istediğiniz dile maruz bırakmaktır.

BukyTalk farklı kültürlerden ve ülkelerden insanları aynı masaya toplayarak, aslında İngilizce konuşmaya çekinme noktasındaki bir başka sorunumuz olan aksan dahası İngiliz ve Amerikalı olmayanları anlayamama problemine de bir çözüm sunuyor demek mümkün. Bu noktada sağlıklı bir İngilizce öğrenimi için konuşmacılarda ne gibi kriterler arıyorsunuz?

Bizim için en önemli kriter dili iyi bilmesi ve konuşması haricinde dilin kültürüne hakim olmasından geçiyor. Bu da genellikle İngiliz dili edebiyatı, İngilizce öğretmenliği ya da Amerikan dili edebiyatı mezunları ile çalışarak oluyor. Eğer bu bölümlerden mezun kişiler değillerse de IELTS-TOEFL veya CELTA gibi uluslararası geçerliliği olan sertifikaları olmalarına bakıyoruz; burada her bir sertifika için koruduğumuz kriterler var. Ayrıca saf bir aksanı olması ise en değer verdiğimiz konulardan biri. Bunların yanında bir diğer önemli konu ise bildiklerini ne kadar aktardıkları yani öğretebildikleri. Bu saydığım kriterleri sağlayan adaylara bir deneme seansı veriyor ve gözlemci olarak katılıyoruz; eğer süreci iyi yönetebilen ve edindiği bilgi birikimini karşı tarafa aktarabilen biri ise kendisi ile çalışmaya başlıyoruz.

Geçtiğimiz aylarda üçüncü yatırım turunuzu gerçekleştirdiniz. Bu tur ile Orta Doğu ve Türk nüfusun fazla olduğu yerlerde Türkçe konuşma pratiği hizmetine başlayacağınızı belirtmiştiniz. Öncelikle çalışmalarda ne seviyedesiniz, yurt dışı açılımı için bir tarih var mı?

 Yurt dışı için en kritik tarih bizim adımıza Eylül ayı fakat bu, İngilizce konuşma pratiği ürünümüzü yurt dışına açacağımız tarih. Harici olarak bahsettiğiniz gibi Türkçe konuşma pratiği işini ise Ocak 2024 gibi hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bu konudaki fizibilite çalışmamızı tamamladık. 2024’te ürünümüzü ölçeklemeye başlayacağız.

Peki, İngilizce ve Türkçe sonrası hedefinizde hangi dil ve diller var? Malum, artık günümüz dünyasında İngilizce tek/öncelikli tercih olmaktan çıktı…

Şu an için 2025 başına kadar İngilizce ürünümüzde Avrupa’ya satışlarımızı gerçekleştirme hedefi içindeyiz. Türkçede ise Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetler’e açılmak var. Sonrasında ise Rusçaya yönelmeyi planlıyoruz. Rekabet az olduğu için kârlı bir pazar olarak gözüküyor, bu sebeple üçüncü dil olarak Rusçayı düşünüyoruz.

Uygulamaya sosyal ortamda dil öğrenme altyapısının dışında başka neler ekleme hedefinizdesiniz?

Sanal Speaker projemiz ile geliyoruz. Sanal Speaker, zaman veya mekan bağımsız bir persona ile (bunun adına şimdilik Buky diyoruz) yani bir yapay zeka asistan ile konuşmanızı sağlayacak ve ses getireceğine çokça inandığımız bir girişim.

Kısaca belirtmem gerekirse, siz BukyTalk uygulamasına giriyorsunuz ve normal speaker’ların haricinde dilerseniz “Sanal Speaker ile Konuş” butonuna tıklayıp 7/24 olarak yapay zeka ile konuşma pratiğinizi geliştirebiliyorsunuz. Sanal Speaker’ımız söylediklerinizi 2-3 saniye içinde anlamlandırıyor ve sorunuza cevap olacak karşılığı veriyor. Böylece aranızdaki diyalog ile yine bir speaker deneyimini yaşıyorsunuz. Bunu 2024’te tüm katılımcılarımıza sunmayı planlıyoruz.

Sizce Türk insanının aksan ve sosyal çekinge dışında İngilizce öğrenirken karşılaştığı diğer temel sorunlar neler? Bunlara yönelik de girişimleriniz olacak mı?

Türk insanının İngilizce konuşurken temelde üç sorunu var: Birincisi hata yapmaktan korkma. Bu en kritiği. İkincisi ise utanma ve endişe. Yani ben bir şeyler konuşacağım ama yanımdaki insanlar benimle dalga geçer mi, güler mi çekincesi. Üçüncüsü ise ana dili İngilizce olmayan her ülkede yaşanabilecek bir sorun olan “İngilizce konuşabileceğiniz ortamın eksikliği”. Yani maruz kalmak.

BukyTalk olarak biz, katılımcının en büyük korkusu olan utanç ve endişeyi kendisi ile aynı seviyede olan diğer katılımcılar ile bir araya getirerek ortadan kaldırdığımız gibi katılımcının hata yapmaktan korkma duygusunu seansın başlangıcında “en fazla hatayı yapan kazanır” oyunu ile pozitife çevirmiş oluyoruz.

Aynı zamanda katılımcıların seans sırasında başlayan etkileşimlerini seans sonrasında da birbirlerini ekleyebilecekleri, mesaj atabilecekleri, yetenek ve ilgi alanı bazında dilerlerse kapalı ya da açık grup kurarak sosyalleşebilecekleri ortamlarla devam ettiriyoruz.

Böylece katılımcının seans sonrasında yani günlük rutininde konuşma pratiğini hayatına eklemiş ve fayda almasını maksimuma çıkartmış oluyoruz.

“İngilizce konuşmak amaç değil araç olmalı”

Türkiye’de sosyal bir fobi haline gelen İngilizcenin temelinde insanların birbiriyle alay etmesi gibi çekinceler oluşturan nedenler var.

BukyTalk olarak, İngilizceyi bir amaç halinden çıkartarak, “sosyalleşmek istiyorsan İngilizceyi iyi ya da kötü de olsa konuşmak zorundasın” diyerek araç haline getirmiş oluyoruz.

Eğer İngilizce konuşmak sadece bir amaç olursa, bu bizim ülkemizdeki gibi sosyofobik bir hale gelirken; iletişim kurmak, kariyer yapmak, kişisel gelişiminizi artırmak, bilimsel araştırmalar yapmak gibi ana amacımızı unutmazsak İngilizce araç haline geliyor. Ve bizim sunduğumuz sosyal ortamda sizinle aynı ilgi alanı veya yetenekte olan kişiler ile bahsettiğim amaçlarda bir araya geldiğinizden zaten kendinizi konuşuyor halde buluyorsunuz.

Ülke olarak amaç ve araç ayrımını iyi yaptıktan sonrasında bu sorunumuz ortadan kalkacak diye umut ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir