Tekstil sektöründe inovasyon ağırlıklı çalışmalar son yıllarda büyük bir ivme kazandı. Ar-Ge çalışmalarımıza şu anda geri dönüştürülebilir kumaşlardan yeni bir koleksiyon oluşturabilme fikriyle yön vermekteyiz.
Sofranın hayatın tam da kalbi olduğunu vurgulayan Berrak Çelik, aile mirası olan tekstil kültürü ile kurumsal iş hayatındaki çalışma alanı olan pazarlamayı birleştirmiş ve evinde dostlarını ağırlama sevgisini de ekleyerek bu ay 6. yılını kutladığı, aynı zamanda kendi adının da anlamını taşıyan markası olan Limpid Home Interiors’ı kurmuş. İlk aşamada kendi ihtiyaçları doğrultusunda yola çıkan Çelik, sonrasında “Limpider” olarak nitelendirdiği müşterileri ile Instagram’dan samimi bir bağ kurarak onları da tasarım sürecine dahil etmiş. Her gün genişleyen ürün gamı ile Limpid, 6. yıla özel olarak Amalfi adını verdiği ve farklı bir baskı tekniği uyguladığı özel bir koleksiyonla sofralara farklılık katmaya hazırlanıyor.
Geleneksel ile moderni harmanlayarak ve çağdaş akımları takip ederek evrilen Limpid’in Instagram üzerinden online olarak ve ayrıca ülkemizde İstanbul, Bodrum, Çeşme, Antalya ve dünyada ise Amerika, Lübnan, Çin gibi farklı ülkelerde satış noktaları olduğunu belirten Berrak Çelik, hedefinin Limpid’i küresel bir marka yapmak olduğunu aktardı.
Çelik, geleceğe dönük planlarım arasında Limpid’i daha farklı iş kolları ile entegre ederek, Türkiye’de ilk olacak projelerde yer almak ve markanın ihracat hacmini genişletmek olduğunu söyledi.
Tekstil sizin için bir aile mirası. Peki, bunu bir işe dönüştürme arzusu ne zaman başladı; doku ne zamandır hayallerinizi şekillendiriyor?
Dostlarımı evimde kendi dizayn ettiğim sofralarımda ağırlamaya başladıktan sonra hazırladığım yiyecekler kadar tasarladığım sofraların da beğenilmeye başlaması bana bu hobimi işe dönüştürmem için ilham oldu diyebilirim. Kumaşın, renklerin ve dokuların içinde büyürken ben farkında olmadan şekillenmiş hayallerim aslında.
Limpid Home Interiors’dan bahsedebilir misiniz, markayı yaratırkenki kıvılcım anını aktarabilir misiniz?
Limpid Home Interiors, benim 30 yaşına kadar biriktirdiğim tüm bilgi birikimim, hayat tecrübelerim ve network’ümün bir bileşimi. Aile mirasım olan tekstille kurumsal hayat tecrübem olan pazarlamayı ve insan ilişkilerimi birleştirip misafir ağırlama sevgimi de ekleyince ortaya Limpid tasarımlar çıktı. Evren o kıvılcımı ateşledi bence, ben sadece fark ettim ve somut hale getirdim. İşaretleri takip etmek gerektiğine inanırım.
Markanızın portföyünden ve koleksiyonlarınızdan bahsedebilir misiniz? Bu portföy hangi talepler ve ihtiyaçlar etrafında şekilleniyor?
Markamız 8 ana başlık altında yaklaşık 55 çeşit ürün barındırıyor. Ürün gamımız her geçen gün genişliyor; çünkü ben gerçekten her an her şeyden esinlenebilen bir karakterim ve anında da üretime geçmesini sağlıyorum hayalimdeki tasarımları. İş hayatında doğru zamanda doğru yerde bulunmak lazım ki fırsatları yakalayalım. Koleksiyonlarımız hem kendi bireysel ihtiyaçlarım hem de yakın çevrem ve Limpider olarak adlandırdığım müşterilerimizin talepleri doğrultusunda ortak bir sinerji ile şekilleniyor.
Ev tekstili olarak hizmet veriyorsunuz ama ağırlıklı olarak sofraya yönelik ürünler dikkat çekiyor. Neden sofra?
Sofra, hayatın tam da kalbi bence. Kutlamalar, acı ve tatlı sohbetler, toplantılar, anlaşmalar hep sofrada gerçekleşiyor. Ama benim için sofra, özünde aile demek. Biz küçükken babam gelmeden annem abimle beni sofraya oturtmazdı, beklerdik hep beraber yemek yemek için. Şimdi anlıyorum, o anlar çok değerliymiş, aile birliği yani psikolojik açıdan ve günün değerlendirmesini hep birlikte bir paylaşım içerisinde yapmak çok anlamlıymış. Küçük nüanslar büyük etkiler yaratıyor insan hayatında. Detay ve değer ilişkisini ben de bugün tasarladığım sofralarda güncelleyerek aktarıyorum.
Ürünlerinizde işçilik ve geleneksel metotlar da görülüyor. Modern üretimi geleneksel detaylarla buluşturmak size ve ürünlerinize nasıl bir değer katıyor?
Geleneksel ile moderni harmanlayarak ve çağdaş akımları takip ederek evriliyor Limpid, tam da benim gibi. Kendimi yansıtıyorum bu markada, samimiyet ilkesiyle ilerliyoruz. Makineler bizi bir yere kadar götürebiliyor, detaylarda hep el işçiliği hakim. Çok değerli ustalarımız var, her anımızda yanımızdalar. Tasarım da üretim de bir takım işi. Ben işine aşık bir ekiple çalışıyorum yoksa olmazdı. Geleneksel hep çok değerli o nedenle fistoyu Türkiye’de ilk biz sofra tekstiline uyarladık ve çok sevildi. Bence sebebi geçmişten kopmadan geleceği tasarlamak hepimizin ruhuna hitap ediyor çünkü aslında gelecek hep geçmişten tasarlanıyor, bir şeyleri değiştirerek, bir şeylere farklı bir açısıyla bakarak ve bunu biz tasarımcılar yapıyoruz.
Markanız, yurt içinde altı senelik süre zarfında nasıl bir konumlanma yakaladı? Yurt dışı için çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Limpid Home’un küresel bir marka olması için planlarınız neler? Limpid, 6 yıl içinde beklentimin çok üzerinde bir ivme yakaladı. Instagram dünyası Limpid i çok benimsedi. Kendilerinden gibi gördüler, ilk günden itibaren hep çok samimi bir iletişim yakaladık. Türkiye çapında hem online’da hem de farklı satış noktalarında bulunuyoruz. İş birliklerimiz de giderek artıyor. Küresel bir marka olması için planlarım, yurt dışındaki fuarlara katılarak ihracat hacmimizi genişletmek ve yurt dışında çeşitli imza noktalarda bulunmak.
Kreatif çalışmalarınız kadar inovatif çalışmalarınızla da dikkat çekiyorsunuz. İnovasyon, Türkiye’nin en büyük sektörlerinden biri olan tekstilde ayrıştırmayı nasıl teşvik ediyor?
Tekstil sektöründe inovasyon ağırlıklı çalışmalar son yıllarda büyük bir ivme kazandı. Bunun yanında her zaman inovatif olmak durumdayız ki çağı yakalayalım. Örneğin, şu an atık maddelerden kumaş ürettirip yeni bir koleksiyon hazırlama çalışmaları yapıyoruz. Ar-Ge’nin önemi sektör ayırmaksızın çok değerli. Her an dönüşüp evrilerek dünya standartlarını ve trendlerini yakalamak durumundayız ki başarılı olabilelim.
Son yıllarda tekstil sektöründe doğallığa ve çevresel duyarlılığa yönelik bir akım başladı. İnovatif çalışmalarınız içinde yeni türlerin keşfi ve sürdürülebilirlik ne kadar yer alıyor?
Tekstil çevresel ayak izi yüksek bir sektör. Bundan dolayı da son yıllarda sektörde sürdürülebilirlik anlamında pek çok adım atılıyor ve bunu çok kıymetli buluyorum. Ekolojik denge bozulursa her şey bozulur. O nedenle sürdürülebilirlik çok önemli. Eylül ayında Paris’te düzenlenen Maison&Objet Fuarı’na gittim; sırf bu konuda Limpid’i nasıl geliştirebiliriz diye ve döner dönmez araştırmalarımıza hız verdik. Atık maddelerden oluşturulmuş organik kumaşlarla yeni bir koleksiyon hazırlama heyecanındayız şu sıralar.
Son olarak, geleceğe dönük plan ve projelerinizi aktarır mısınız? Ev tekstilinde elde ettiğiniz başarıyı ve altyapıyı kumaşın farklı bir evresine taşımayı düşünüyor musunuz?
Geleceğe dönük planlarım arasında Limpid’i daha farklı iş kolları ile entegre ederek Türkiye’de yine ilk olacak projelerde yer almak ve ihracat hacmimizi genişletmek şeklinde özetleyebilirim.
“Türkiye Tasarımda İddialı Bir Aktör”
Bu Eylül ayında Paris’teki Maison&Objet fuarını gezerken anladım ki ülkemiz tekstil konusunda inanılmaz gelişmiş bir noktada. Tekstil üretiminde sadece kumaş ve desen çeşitliliğimiz değil dikiş ve nakıştaki el işçiliğimizin kalitesi de şahane. Bunların yanı sıra tasarımda da çok iddialı bir aktörüz. Günümüzde hızla gelişen teknolojiye de uyumlanarak yaratıcı gençlerimizle birlikte dünyada tekstil alanında en üst sıralarda yerimizi alacağımıza eminim. Ben de bu doğrultuda bilgi birikimim ile gençlerin sektörde yer almasına yönelik projelerin içinde yer alıyorum.