Misafir Memnuniyetinde Güncelleme: İnsan Odaklı Liderlik

Marka olmak fark yaratmaya artık yetmiyor. Sisteme ve işe odaklı geleneksel yöneticilikten ziyade, insan odaklı lider olmanız da artık şart haline geldi.

Markaların sayısı gün geçtikçe artmaya ve birbirinin kopyası olmaya başladığı için “marka olmak fark yaratmaktır” ifadesi de önemini günden güne kaybediyor. Akılda yer etmeyi ve devamlılığı sağlayan markalar, ancak tutarlı bir kurumsal kimlik belirleyen, yerel kültürüyle de bu kimliği destekleyen ve bu kimliğin sürekli olması “doğru liderler” öncülüğünde planlı şekilde çalışanlar oluyor.  

Konaklama işletmesi özeline baktığımızda emeğin yoğun, otomasyonun ise sınırlı kullanım alanı bulabildiği dinamik bir yapı olduğunu görüyoruz. Yani aslında markalaşmanın yanında kurum kültürünüz ve buna bağlı liderlik becerileriniz bir kurumsal biçimlendirme aracı haline geliyor ve çalışanlarınızın davranışlarını direkt olarak şekillendiriyor. Aynı norm ve değerler etrafında toplanan çalışanlar ve yöneticiler arasında organik bir uyum da oluşuyor. Doğru yönetildiklerinde dayanışma artıyor, ilke bütünlüğü sağlanıyor. Dürüstlük, açıklık, eşit fırsat, ilerleme gibi değerler kurumun faaliyetlerini sürdürürken aynı zamanda yolunu kaybetmemekte kullandığı bir pusula görevini görmeye de başlıyor.

Günümüzde özellikle konaklama sektöründe büyük bir sorun olan insan kaynağı probleminin bilgi çağı ve globalleşmenin etkisindeki rekabetçi pazarda özellikle yeni kuşaklar ile nasıl yönetileceği sorusu hepimizin zihninde. Bu sorunun da işe alacak çalışan ya da yönetici bulmakla çözülmeyeceğini halihazırda deneyimlemeye devam ediyoruz. Dolayısıyla hem mevcut kadromuzu hem de yeni adayların aidiyetini, meslek bilincini artıracak bu tür kurumsal bilince mutlaka özellikle yatırımcı ve yöneticiler olarak ayrıca eğilmemiz gerekiyor. Zira yerleşmiş bir kurum kültürünün ve iyi bir liderin iş ortamına kimlik ve dinamizm kazandırmaması mümkün değil. Motivasyonun sadece ücretlendirmeden ibaret olmadığını görebilmek için daha kalıcı şekilde çalışanlarımızın kuruma her yönüyle sahip çıkacağı anlayışlar geliştirmemiz gerekiyor. Çünkü günümüzde sisteme ve işe odaklı geleneksel yöneticilikten ziyade, insan odaklı liderlik ihtiyacının arttığı tartışılmaz bir gerçek.

lider

Başarılı Bir Ekip Memnuniyeti Artırmada Önemlidir

Konukseverlik konusunda mükemmel bir lider olmak istiyorsanız, misafir memnuniyeti konusundaki becerilerinizden daha fazlasına ihtiyacınız var.

Sorunsuz, yüksek kaliteli bir misafir deneyimi sağlamak için farklı ekiplerin birlikte çalışmasına büyük ölçüde bağımlı olan bir endüstri olan otelcilik sektöründe de bu misyon aynı çerçevede şekilleniyor. Her başarılı konaklama yöneticisi, mükemmel misafir deneyimi sağlamanın işinin kritik bir parçası olduğunu zaten bilmek zorunda. Ancak konukseverlik konusunda mükemmel bir lider olmak istiyorsanız, misafir memnuniyeti konusundaki becerilerinizden daha fazlasına ihtiyacınız var.

Öncelikle operasyonunuzun en üst düzeyde performans göstermesine yardımcı olabilecek harika bir ekip oluşturabilmeniz gerekiyor. Biliyorum bu oldukça zor, ancak başarıldığında aidiyetinin sağlanması konusunda çaba harcamak asıl mücadele gerektiren kısım. Dolayısıyla, oluşturduğunuz ekibin sadakatini sağlayabilmek için ekibinize ilham vermekten, onları ortak bir hedefe doğru yönlendirmekten ve bunları yaparken de olağanüstü misafir hizmetlerini vurgulamaktan sorumlu olduğunuzu hatırladığınız sürece bir adım öde olmamanız kaçınılmaz. Zira hevesli bir iş gücünün olduğu işletmelerin hem mali hem operasyonel açıdan daha çok başarılı olacağı neredeyse kesin bir kanı.

Elbette her liderin kendine has bir tarzı, güçlü yanı var. Dolayısıyla etkili olabilecek birçok farklı liderlik stili de söz konusu. Ancak otelcilik sektörü gibi insan odaklı dinamiği yüksek, işini gerçekten çok sevenlerin yapabileceği bir endüstride ekip ilişkisi konusunda başarılı olmak, diğer sektörlerden sanki daha kolay ya da en azından öyle olmalı.

Z Kuşağının Gönlünü Kazanmak Kolay

Duygusal zekaya sahip, üretkenliğe ilham veren, yaratıcı fikirlere açık olan liderlerin, büyük bir endişe ile takip ettiği Z kuşağının gönlünü kazanması daha kolay.

Takım odaklı, öncelik veren, güvenilir, iletişimde mükemmel ve takımın performansının sorumluluğunu üstelenen yöneticilerin, konaklama sektörünün öngörülemezliği nedeniyle girişimci ve trendleri her daim takip etmek zorunda olan, farklı yaklaşımları teşvik eden, üretkenliğe ilham veren, yaratıcı fikirlere açık olan liderlerin, büyük bir endişe ile takip ettiği Z kuşağının gönlünü kazanması çok muhtemel.

Bugün, Z kuşağının liderlik algılarının karşılaştırıldığı çalışmalarda dönüştürücü liderliğin bu kuşak açısından çağdaş liderlik yaklaşımı olarak kabul edildiğini gösteriyor. Diğer taraftan koçluk ve mentörlük desteğine ihtiyaç duyduğu, Y ve X e göre motivasyon unsurlarına karşı daha hassas oldukları araştırmalarla destekleniyor. Bu kuşağa ait bireylerin oldukça sorumlu, deneyime açık ve dışa dönük olduğu ve paternalist liderlik algısını benimsediği görülüyor. Etkin lider algıları risk alma ve inandırıcılıkla doğrudan ilişkili. Kariyer odaklılar ve bireysel yaklaşıma sahipler.

Z kuşağının iş hayatından beklentileri, diğer kuşaklara göre iletişim tarzlarındaki farklılaşma, teknolojik gelişmelerin içine doğmuş olmaları geleneksel yönetim tarzlarını benimsemiş diğer kuşaklarla aralarında çoğu zaman çatışma yaşamasına neden oluyor.  Araştırmalar da bu kuşağın otokratik liderlik tarzından ziyade farklı liderlik tarzlarını benimsediğini ve geleneksel yöneticiliğin farklı liderlik modellerine evrilmesi gerektiğini gösteriyor. Hal böyleyken, liderlik bakış açımızı da buna göre forma sokmak şart haline geliyor. Çünkü bu kuşağının yönetimsel beklentileri doğrultusunda geleceğin liderlik kavramı da yeniden oluşuyor.

Belki korktuğumuz ama diğer bir yandan büyük potansiyeli olduğunu bildiğimiz Z kuşağına yaratıcılıklarını, özgürlüklerini tanımlamalarını sağlayacak alanlar açabilecek liderler olmamız şart. En büyük beklentilerinin sürekli ve çok yönlü öğrenme ihtiyacı olduğunu unutmadığımız, koçluk, mentorluk anlayışı ile sürekli ve etkili geri bildirim alıp verdiğimiz, öğrenip gelişme imkanı tanıdığımız iş ortamları yarattığımız sürece sektördeki insan kaynağı problemimizin de zamanla çözüleceği inancındayım. Yöneticisi dahil, birlikte çalıştığı ekip arkadaşlarının nitelik ve yetkinliklerini son derece fazla önemseyen, iş birliği, paylaşmak, birbirinden öğrenme kasları eski nesillere göre kanımca çok daha güçlü olan Z kuşağının belki de iş dünyasına yaratacağı en büyük fırsat “ben değil biz” olabilme iradeleri ve bu yöndeki çabaları. Doğaya ve barışa olan hassasiyetlerinden de bunu anlayabiliriz sanki, ne dersiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir