Hepimizin aklından, en azından bir anlığına da olsa, mutlaka geçmiş olan bu soru; Şubat 2025’te Amerika Birleşik Devletleri’nde açıklanan 172 binin üzerindeki toplu işten çıkarma kararıyla yeniden akıllara geldi. Bu soruya yanıt ararken, Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) bu yıl yayımladığı Future of Jobs Report 2025 verilerini birlikte inceleyelim.
2030’da İşgücü Piyasasında Kimler Kazanacak, Kimler Kaybedecek?
WEF raporu, 2025’ten 2030’a kadar yaşanacak dönüşümlerin küresel çapta 1,2 milyar “formel” istihdamın yüzde 22’sini etkileyeceğini öngörüyor. Bu, mevcut formel istihdamın %14’ünü (170 milyon) temsil eden yeni işlerin ortaya çıkacağını, buna karşılık %8’lik (92 milyon) bir dilimin de yok olacağını gösteriyor. Sonuçta, net +78 milyon yeni iş artışı bekleniyor.
Yok olacak işlerin Yapay zekâ ajanları (AI Agents) sayesinde, tekrarlı, rutin veya otomasyona uygun (örneğin veri girişi, basit muhasebe, banka giseciliği) olacagi asikar. Asıl soru ise, yeni işlerin hangi alanlarda ortaya çıkacağı.
Gelecek İsgucu Piyasalari Hangi Eksene Kayiyor?
Detaylı olarak meslek meslek düşünmeden önce, genel resme baktığımızda yeni işlerin iki temel eksende kümelendiğini söyleyebiliriz:
1- Teknolojik dönüşüm ve dijital beceriler: AI & Makine Öğrenmesi Uzmanları, Büyük Veri Analistleri, Yazılım-Geliştirme Uzmanları, Otomasyon Mühendisleri gibi alanlarda büyük talep patlaması bekleniyor.
2- Yeşil dönüşüm ve iklim odaklı teknolojiler: Örneğin Yenilenebilir Enerji Mühendisleri, Çevre Mühendisleri, Otomasyon ve Elektrikli Araç Uzmanları gibi “yeşil” ve “sürdürülebilir” teknolojileri yöneten işler de yükselişte.
Bu tablo, “acaba sadece çok teknik işlere mi ihtiyaç olacak?” sorusunu akla getirebilir. Fakat rapor, aynı zamanda lojistik, satış ve pazarlama, tedarik zinciri, kişisel bakım, eğitim gibi alanlarda da büyük değişim ve yeni iş imkânları doğabileceğini gösteriyor. Tarım veya imalat gibi geleneksel sektörlerde de yepyeni “akıllı” üretim modelleri gündeme gelecek.
“Agentic AI”: Pasif Bir Araçtan Aktif Karar Vericiye
Tüm bu tabloyu şekillendiren en kritik kavramlardan biri, bugün “Agentic AI” ya da “ajan yapay zekâ” olarak anilan yeni nesil sistemler. Klasik yapay zeka verdiğimiz komutların ötesine gecmezken, Artık ne yapması gerektiğini bizim tek tek anlatmadığımız, kendi kendine hedef belirleyebilen ve proje yönetimi yapabilen “ajanlar”in oldugu bir donemdeyiz. Bu yeni döneme bazen “The Agentic AI Revolution” olarakta adlandirabiliyorlar.
Örneğin, okyanus tabanında bitki ıslah tesisi kurmak gibi bir fikriniz olsun. Eskiden en az 30 kişilik, farklı disiplinlerden gelen uzman bir ekibe ihtiyaç duyardınız. Ancak, Agentic AI sayesinde, 3-4 kişilik çekirdek bir ekiple — ki bu ekibin her konuda derin uzmanlığı olmasa bile — proje planı, risk analizi, maliyet hesaplamaları, iş akışlarının düzenlenmesi ve benzeri pek çok süreç, otonom yapabilen yapay zekâ ajanları tarafından hızla yürütülebilir hale geldi.
Böylece iş gücü piyasaları, aslında rutin işlerin otomasyonundan çok, daha önce “imkânsız veya çok masraflı” görülen projelerin gerçeğe dönüşebilir hâle gelmesinden güç kazanıyor. Örneğin, Elon Musk’ın geniş kapsamlı yeraltı tüneli projesi (Hyperloop) için harcadığı büyük meblağları düşündüğümüzde, bundan 10 sene önce Agentic AI desteği olmuş olsaydı, acaba bu projeye bu kadar para harcaması gerekir miydi diye insan merak ediyor.
Kısacası, Agentic AI yalnızca “yeni bir teknoloji” değil, iş dünyasını kökten değiştirebilecek bir paradigma. Evet, bazı işler yok olacak; ancak çok daha fazlası, farklı yetkinliklerle ortaya çıkacak. Yeni çağın anahtar kelimeleri ise “insan-makine iş birliği”, “öğrenme kültürü” ve “yaratıcılık.”
Kaynak: World Economic Forum, Future of Jobs Report, 2025