İletişimin Yaşama Dokunuşu

Bir çok kişi için iletişim günlük ihtiyaçların karşılanmasında kullanılan, sosyal hayatta var olmaya yarayan bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Aslında iletişim insan doğasının olmazsa olmazları arasındadır. Bu gün bir bebeğin gelişiminde, bir çocuğun yetişmesinde, bir ergenin ve hatta bir yetişkinin yaş alma süreçlerinde yemek yemek, su içmek kadar iletişim de temel bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor.

1.Frederik bebeklerle hiç iletişim kurulmazsa kendi aralarında bir dil, iletişim yöntemi geliştirip geliştiremeyeceklerini merak etti ve 50 bebeği bir deneye dahil etti. Bu deneydeki bebeklerin sadece bakım verenler aracılığı ile beslenme ve temizlik ihtiyaçları giderildi. Duygusal ihtiyaçları ise hiçbir şekilde karşılanmadı. Göz teması kurulmadı, ten teması sağlanmadı ve hatta ağladıklarında onları yatıştıracak bir ilgi göremediler. Maalesef bu bebekler konuşacak yaşa gelemeden hayatlarını kaybettiler. Dolayısıyla deney bir sonuca ulaşamasada acı bir şekilde sonlandırıldı.

   Beynimizin bir kaynaktan gelen bilgiyi algılama ve yorumlaması öğrenme geçmişi ile ilişkilidir. Ancak bu deneydeki bebeklerin beyninde, duygusal girdi hiç olmadığından bebeklerin gelişimde etkili olan hormonların salınımları duruyor. Dolayısıyla da bebekler ilgisizlik ve sevgisizlikten ölüyorlar. Günümüzde bu tür deneylerin yapılması etik açıdan kabul edilebilir değil. Ancak bu gün bile geçerliliğini sürdüren bu deneyin sonucundan şunu anlıyoruz ki bebeklerle hem duygusal hem de fiziksel temas çok önemlidir. Belki II. Frederik amacına ulaşamamış olsa da yapılan diğer araştırmaların sonucunda dil gelişiminin doğum ile başladığı ve yaşam boyu devam eden bir öğrenme süreci olduğu ortaya çıkmıştır.

İletişimin ilk ve en önemli basamağı göz temasıdır. Sevgi ve şefkat bakım veren tarafından  göz ve ten teması ile sağlanabilir. Bunlardan biri yada her ikisi birden eksik olan bebeklerde olumsuz duygulanım gözlemleniyor. Yetişkinlik döneminde kaygılı bağlanan bireylerin çocukluk döneminde bakım vereni ile güvenli bir bağ kuramadığını görüyoruz. Aynı zamanda anksiyetesi olan bireylerin endişe, korku, panik gibi olumsuz duyguların varlığı iletişim kurma becerilerini de olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla da karşılarındaki kişileri yeterince dinleyemiyorlar. Kaygı ile birlikte olmayan ama olması muhtemel olayların düşüncesiyle kısır döngüye giren diyaloglar yaşayabiliyorlar. Bu tarz durumlarda mutlaka psikolojik destek almak gerekir. Anksiyete tedavisinin yanı sıra doğru iletişim teknikleri de öğretilerek sürece katkı sağlanabilir.

İletişim sadece ihtiyaç anında, minimum düzeyde tutulduğunda çocuk gelişimini olumsuz etkilediği gibi romantik ilişkileri de olumsuz etkilemektedir.

Kişiler robotlaşmaya başlıyor, cümleler basitleşiyor. Düz ve ilgisiz konuşan partnerler arasında cinsel istek azalıyor. Aşkın yavaş yavaş o ilişkideki varlığı hissedilir derece kayboluyor. Ancak ilişkilerinde iletişim kurmaya istekli, sosyal, kendini geliştirebilen, bolca kitap okuyan, ruhsal olarak sevmeye ve sevilmeye güvenli ortam oluşturabilen kişiler hem sosyal hayatta hem iş hayatında hem de romantik ilişkilerinde daha başarılı oluyorlar. Ait olmak ve sevilmek…

Bu gün bir çok kişi için bireyselleşmek toplumdan ve hatta aileden uzaklaşmak olarak yorumlanıyor olması, iletişim kurma becerilerinin azalmasından kaynaklanmaktadır. Toplumun müdahaleci ve kontrolcü yapısının bir çoğumuz için kişisel sınırları ihlal etmesi bunun temel sebebidir. Oysa sınırların doğru çizilmesi için etkili bir iletişim becerisine sahip olunsa toplum içinde var olma çabası olan kişilerin sosyal hayatta yaşadıkları birçok sorunun ortadan kalkmasına neden olacaktır.

Toparlayacak olursam bu gün bir çok psikolojik sıkıntının sebebi çocukluk döneminde sağlıklı iletişimin kurulamamış olması diyebiliriz. Tabiki sadece bununla değil genetik yatkınlık, çevresel koşullar, aile ortamı, yaşanan travmatik olaylar da yaşam döngüsünde kişinin psikolojisini etkiliyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi ait olmak ve sevilmek ise en güzel sağlıklı bir iletişim ile hissedilebilir. Yaşamınız boyunca olduğunuz yerde, kurduğunuz ilişkilerde sevmeyi ve o ilişkiye ait hissedebilmeniz dileğiyle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir