Görünmez bağlar: ‘İlişkilerimiz’

Mutluluğumuzun ya da mutsuzluğumuzun kaynağı ilişkilerimizdir. Romantik ilişkiler, iş ilişkileri, ebeveyn ilişkileri, sosyal ilişkiler, hangisi olursa olsun ilişkimizi sağlıklı temeller üzerine oturtmak öncelikle doğru bir iletişim diliyle mümkün olabilir.

 

İlişki dendiğinde aklımıza ilk gelen romantik ilişkilerdir. Oysaki ilişki ağımız çok geniştir. İlişki, birden çok insan ya da nesne arasında kurulan bağdır. Bir başka deyişle ilişki bir etkileşim biçimidir. Böyle bakınca birey olarak yakın ya da uzak çevremizle de ilişkimiz söz konusudur.

 

Sağlıklı ilişkilerin temelinde sağlıklı iletişim hakimdir. Bunun ses tonu ve beden dili ile desteklendiğini hatırlamak gerekir. Ancak ilişki için iletişim bazen şart değildir. Örneğin, küslük ya da yas da bir ilişki biçimidir ya da hiç tanımadığımız apartman komşumuzla, hatta hiç görmediğimiz bir aile büyüğü ile de bir ilişkimiz mevcuttur.

 

İLİŞKİ ÇEŞİTLERİ

İlişki, bağ kurma becerisidir. İşyerimizle ve işimizle kurduğumuz bağ, ebeveyn ve çocukların bağı, kardeşler, akrabalar, arkadaşlarla kurulan bağlar en yoğun yaşadığımız ilişkilerdir. Ayrıca yaşadığımız toplumla, varsa hastalığımızla, eşyalarımızla, komşularımızla, hatta mahalle esnafıyla kurduğumuz bağlar da ilişkide olduğumuzun göstergesidir. İlişkilerimizin daha az bilinen bir diğer temel unsuru da nesiller boyudur süren atalarımızla olan ilişkimizdir. Diğerleri ile kurduğumuz ilişkinin belirleyicisi öncelikle kendimizle kurduğumuz ilişkidir. Peki, nedir bu son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz kendimizle ilişkimiz meselesi?

 

KENDİMİZLE İLİŞKİMİZ

En değerli ve biricik ilişki kendimizle kurduğumuz bağdır. Bu bağda kendimizle doygun temas ilişkinin kalitesini belirler. Kendimizle ilişkimizdeki en kritik konu duygularımızın ve tepkilerimizin farkında bir hayat yaşamaktır. İçsel düşüncelerimizin, değerlerimizin, potansiyel alanlarımızın, karşılanmamış ihtiyaçlarımızın farkında olmak, gerekli durumlarda kendine öz şefkatle yaklaşmak kendimizle ilişkimizin yapı taşlarıdır. Kendimizle doygun temas duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlık için önemlidir. Bağlanma stilimiz diğerleri ve dünya ile olan ilişkimizi belirlediği gibi kendimiz ile ilişkimizin de temelini oluşturur.

 

BAĞIMLI İLİŞKİLERDEN BAĞLI İLİŞKİLERE

Bağlanma, kişinin diğerleri ile kurduğu duygusal bağdır (Bağlanma Teorisi, John Bowlby). “Birincil bakım veren” ile kurulan bağ; kişinin kendisi, başkaları ve dünya ile ilişkisine yansır. Bağlanma; güvenli ve güvensiz bağlanma olarak sınıflandırılır.

 

Güvenli bağlanma, bebeklik döneminde birincil bakım veren ile kurulan sağlıklı duygusal bağdır. Güvenli bağlanmada kritik nokta; birincil bakım verenin bebeğin beslenme, temizlik, uyku gibi temel fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra güvenlik, korunma ve görülme gibi duygusal ihtiyaçlarının farkında olması ayrıca doğru ve zamanında eylemlerle bunu yerine getirmesidir. Çocukluk döneminde güvenli bağlanması olanlar duygularını regüle edebilen, hayata ve başkalarına güvenen, esnek, kolay iletişim kurabilen ve kendi değerinin farkında olan yetişkinlere dönüşürler. Dolayısıyla sağlıklı ve güven dolu sosyal ve romantik ilişkiler kurabilirler.

 

Güvensiz bağlanma üç şekilde kendini gösterebilir: “Kaygılı bağlanma” birincil bakım vereninin bazen ilgili bazen ilgisiz olması, bebekle ilişkisinden bunalıp aniden uzaklaşması ayrıca bu durum ve hislerinden bebeği sorumlu tutmasıdır. “Kaçıngan bağlanma” kişinin bebeklik dönemindeki özellikle duygusal ihtiyaçları ve hatta bazen fiziksel ihtiyaçlarının dahi birincil bakım vereni tarafından karşılanmamasıdır. “Düzensiz bağlanma” bakım verenleri tarafından bebeklik döneminde yok sayılma, travmaya maruz kalma, ağır ihmal veya istismar ile karşı karşıya kalmadır.

Güvensiz bağlanması olan kişiler bağlanma stilinin etki düzeyine göre değişiklik göstermekle birlikte genel olarak ihtiyaçlarını ifade ederken zorlanırlar, duygularını regüle edemezler, hatta çoğu zaman duygularının farkında değillerdir, çoğunlukla başkasının onayına ihtiyaç duyarlar, genelde kurban rolüne bürünürler, çoğunlukla hayattan alacaklıdırlar, mevcut durumlarını kolay bırakmazlar, eleştiriye tahammülleri yoktur, sınırlarını koruyamazlar, kontrolcüdürler, ilişkilerde duygusal yakınlık kuramaz, hayata ve diğerlerine güvenmeme eğilimi gösterirler.

 

Bağlanma stilimiz kaderimiz değildir. Yetişkinlik döneminde ilişkilerimizle ilgili tekrar eden döngüler ve bağımlı ilişkiler farkındalık kazanmamız için ipucu görevi görürler. Bir uzmandan destek almak sağlıklı bağ kurduğumuz ilişkilere adım atmak için yapılacak en iyi başlangıçtır.

 

İLİŞKİLERİ BOZMAK KOLAY

Sağlıklı ilişkilerde sözlü ve hatta yazılı iletişimin gücü tartışılmaz. Pozitif bir dil kullanmak, bunu ses tonu ve beden dili ile desteklemek her türlü ilişkide yapıcı bir etkiye sahiptir. Ancak ilişkide karşı tarafa alaycılık veya küçük görme/düşürme davranışlarını gösterdiğimiz “aşağılama”, kişiliğe yönelik suçlama ya da şikayet etme davranışları ile “eleştiri”, ilişkide kendi sorumluluğunu almaktan kaçınarak “savunma” ve iletişimi keserek “durma örme” (Mahşerin Dört Atlısı, John Gottman) davranış biçimleri hakimse ilişkinin olumsuz döngüye girmesi kaçınılmazdır.

 

Aşağılama yerine takdir etmek, saygı göstermek; eleştiri yerine davranışa yönelik geri bildirim vermek ve ihtiyacımızı ifade etmek; savunma yerine bu konuda benim de bir etkim olmalı farkındalığıyla sorumluluğu paylaşmak ve duvar örme yerine sakinleşince açık ve net şekilde problem hakkında konuşmak bu işlevsiz iletişim ve davranış tarzlarının panzehirleridir.

 

Şimdi, gelin bir örnekle konuyu netleştirelim: Savunma dilinde iletişim kuruyorsak, ekip arkadaşınıza karşı “raporu zamanında göndermediğin için çalışmayı zamanında bitiremedim” demek yerine “daha takipçi olmalıydım, iş ve zaman planını daha yakından izlemeliydim böylece geciktiğin noktaları fak ederek o konularda sana destek olabilirdim” şeklinde bir ifadeyle sorumluluğu paylaşmak ya da eleştiri/ suçlama dilinde iletişim kuruyorsak, partnerinize, “hafta sonlarını daha çok arkadaşların ile geçiriyorsun, çok bencilsin” yerine, “hafta sonları arkadaşlarınla olmayı tercih ettiğinde ben kendimi yalnız ve terkedilmiş hissediyorum, daha fazla birlikte olmaya ihtiyacım var” şeklinde bir yaklaşımla açık iletişim kurmak tercih edilebilir.

 

NELER YAPABİLİRİZ?

Mutluluğumuzun ya da mutsuzluğumuzun kaynağı ilişkilerimizdir. Romantik ilişkiler, iş ilişkileri, ebeveyn ilişkileri, sosyal ilişkiler, hangisi olursa olsun ilişkimizi sağlıklı temeller üzerine oturtmak öncelikle doğru bir iletişim diliyle mümkün olabilir. İlk adım, ilişkimizdeki uygun olmayan dil ve davranış şekillerinin varlığını fark etmektir. Gerektiğinde bireysel olarak ya da ilişkide sorun yaşadığımız kişi ya da grup ile birlikte bir uzmandan rehberlik almak sağlıklı ilişkiler yürütmek adına tercih edilebilir.

Unutmamak gerekir ki, “gelişim farkındalığın eyleme dönüşmesidir”.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir