Strong Bosses Dergisinin katkılarıyla geçtiğimiz haftalarda yayın hayatına başlayan Çevre Dostu Şirketler Programı ilk bölümünden bu yana çevrecilerin odak noktası haline geldi.
Melissa Öztürk’ün sunuculuğunu üstlendiği, Her bölüm yeni konuk ve konu başlıklarıyla çevreyi koruma ve sürdürülebilirlik alanında yapılan faaliyetleri farkındalık yaratma amacıyla gündeme taşıyan programın bu hafta yayınlanan bölümüne ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer konuk oldu.
‘1991 YILINDAN BU YANA FAALİYETLERİMİZ SÜRÜYOR’
Mete İmer, Çevre Koruma Ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfının kuruluş amacına değinerek; 1991 yılından beri ambalaj atıklarının kaynağından ayrılıp geri dönüştürülmesini teşvik etmek amacıyla sanayi tarafından kurulmuş bir vakıf olduğunu ve 32 yıldır tüketim sonrası açığa çıkan atıkların toplanarak geri dönüşüme kazandırılması üzerine faaliyet gösterdiklerini belirtti.
Son günlerde oldukça gündem olan sürdürülebilirlik, döngüsel ekonomi ve iklim krizi kavramlarına değinen İmer, ‘’Odak noktamız özellikle iklim krizi ve döngüsel ekonomi. Projelerimiz ve sürdürülebilirlik çalışmalarımız bu iki kelimeye yönelik. Bu çalışmaların yanı sıra Eğitim çalışmalarımız var. Binlerce öğrenciye eğitim imkanı sağladık, sağlamaya da devam edeceğiz.’’ İfadelerini kullandı.
‘’ULUSLARARASI YEŞİL NOKTA AMBLEMİNİ TÜRKİYE’YE KAZANDIRDIK’’
ÇEVKO Vakfı olarak 1990 – 1991 yıllarında Almanya’da kullanılmaya başlanan Yeşil Nokta Sisteminin Türkiye’deki kullanım hakkını elde eden ilk kuruluş olduklarını vurgulayan İmer, ‘’ Yeşil nokta bir çevre sembolünden ziyade bu konudaki sanayi kuruluşlarının finansal katkısını ifade eden bir işaret. Ürünü piyasaya süren şirketin bu alandaki yasal sorumluluklarını yerine getirerek bu işi yaptığını belirtiyor yeşil nokta. Yani aslında genişletilmiş üretici sorumluluğunun ifadesi olan tescilli bir marka diyebiliriz.’’ İfadelerini kullanarak Türkiye’de yaklaşık 1300 şirketin sözleşmeli olarak yeşil noktayı kullandığını ve şirketlerin yasal yükümlülükler ötesinde ortaya koydukları sürdürülebilirlik çalışmalarını tanıtmak bunları ödüllendirmek için yeşil nokta sanayi ödülleri düzenlediklerini söyledi.
‘’ İKLİM KRİZİNE YÖNELİK ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR’’
çevko olarak son 6-7 yıldır iklim krizine odaklandık bunun tabi çok büyük nedeni eğitim krizinin aslında insanlığın en büyük tehlikelerden birisi olması bizim de çevreye duyarlı bir çevre örgütü olmamız.
Çevko 2016 yılında iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çalışma grubu oluşturduk. Özellikle iklim krizinin öneminianlatmak için çalışmalar yapıyoruz. Bu arada 10 maddeli bir iklim krizine karşı ne yapılabilir listesi hazırladık yayınladık.
ÇEVKO olarak son 6-7 yıldır iklim krizine odaklandıklarını ve bunun en büyük nedeninin iklim krizinin insanlığın en büyük tehlikelerinden biri olduğunu söyleyen Mete İmer 2016 yılında bununla ilgili iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çalışma grubu oluşturduklarını belirtti. İmer, ‘’ Özellikle iklim krizinin önemini anlatmak için çalışmalar yapıyoruz. 10 maddeli bir iklim krizine karşı ne yapılabilir listesi hazırladık,yayınladık. Bunlardan bazılarına değinecek olursak Çevre yasasıyla ilgili düzenlemelerin bir an önce yürürlüğe konulması gerekiyor. Bu konuda çalışmalar var. İklim kanunu taslağı hazırlandı. Karbon salınımına bir bedel ve bir sınır konulması gerekiyor. Bunun çeşitli yöntemleri var finansal olarak. Bir tanesi ETS yani Emisyon Ticaret Sistemi. Bu sistemi yürürlüğe sokarak yaygınlaştırmak gerekiyor. Enerji üretiminde kömür kullanımının kademeli olarak bırakılmasını öneriyoruz. Fosil yakıtların kullanılmaması gerekiyor. Bununla birlikte binalarda, sanayide ve tarımda enerji verimliliğinin arttırılması gerekiyor. Yenilenebilir enerji kullanılmalı. Binalardan ulaşımdan ve tarımdan çıkan sera gazlarının azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılmalı. Bunlar için finansal kaynağa ihtiyacımız var.’’ İfadelerini kullanan İmer, tüm bu çalışmaların sürdürülebilirliği için toplumda farkındalık yaratılması gerektiğini ve ÇEVKO olarak farkındalık adına etkinlikler düzenlemeye devam edeceklerini vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.
Programa konuk olan isimler arasında yer alan EYODER Yönetim Kurulu Başkanı Onur Ünlü enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji hakkında konuştu.
‘’ BİLİNÇSİZ ENERJİ KULLANIMI KÜRESEL ISINMAYI BERABERİNDE GETİRİYOR’’
Son 35 yılda bilinçsiz enerji kullanımının emisyon salınımı küresel ısınma gibi olumsuzlukları da beraberinde getirdiğini söyleyerek enerji kullanımının ekonomik sonuçlarına da değinen Onur Ünlü,’’ Bireyler olarak Sınırsız taleplerimiz var ama sınırlı kaynaklarımız var. Bilinçsiz bir tüketim söz konusu. Sonucunda ister kabul edelim ister etmeyelim iklim kriziyle karşı karşıyayız. Ekonomi kısmına gelirsek şimdi hep büyüme odaklı kapitalist bir dünyada siz ekonomide %11-18 arası daralma derseniz bu sadece iklimdeki yıkıcı etkileri değil savaşları da gündemimize taşıyacak. İşte bu noktada hayatımıza Paris İklim Anlaşması girdi. Akabinde AB yeşil mutabakat ve diğer ülkelerin karbon nötr ekonomiye geçiş planları. Bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman öyle bir ekosisteme dönmeye çalışıyoruz ki bu ekosistem aynı kaynakları bize sunabilsin ama bitmesin. İşte tüm bu dönüşümün içerisinde en önemli nokta enerji verimliliği. ‘’ ifadelerini kulandı.
Yenilenebilir enerjinin önemini vurgulayarak Son dönemde çıkan depolamalı santrallere olan talebin tüm dünyadaki talebin üzerinde olduğunu söyleyen Ünlü, ‘’Bu işin bir sistematiği var. Biz 4 adımlı bir yol öneriyoruz. 1.’si tasarruf. İş yapış şeklinizi sorgulamak ve değiştirmek. Bu şekilde enerji tüketimini dolayısıyla da talebi azaltmak mümkün. Enerji verimliliği yatırımı da içinde barındıran bir konu. Bu noktada verimli eşyalar kullanılmalı. Yakıt dönüşümü çok önemli bir konu başlığı. Fosil yakıttan elektriğe dönülmesi gerek. Tüm bu adımlardan sonra hedef yenilenebilir enerji olmalı. Bunları yaptığınız zaman sürdürülebilir enerji yönetimini yapmış ve karbon nötr olmuş oluyorsunuz. Önce tüketimi azaltmalı sonra talebimizi yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamalıyız.’’ Dedi.
Ünlü, Türkiye’nin yenilenebilir enerji ve depolama alanında alacağı çok yol ve potansiyel olduğunu söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
Programa konuk olan bir diğer isim ise Serapool Porselen Marka İletişim Müdürü Tolga Uysal oldu.
Uysal çevre ve sürdürülebilirlik alanında yaptıkları çalışmalardan bahsetti.
‘DOĞAL KAYNAKLARIMIZ SINIRSIZ DEĞİL’
Bir ürünün yalnızca üretim süreci ve üretildikten sonra ki süreci değil, üretimden önce yani hammadde döngüsünden başlayarak ürünün üretilmesi,kullanılması ve bertaraf edilmesi şeklinde 4 temel aşaması olduğuna değinen Uysal,’ Kaynaklarımız doğada. Doğal kaynaklarımız sınırsız değil. Dolayısıyla doğadan aldığımız malzemeyi değerli bir şeye dönüştürmeliyiz. . Serapool sadece porselen ürünler üreten bir firma. Porselen tamamen %100 doğal malzemelerden üretiliyor. Doğal kaynaklarımızı verimli bir şekilde tüketmek,harcamamak yönünde porselenin avantajı var.’’ İfadelerini kullandı.
Porselenin havuzlar için en ideal en sağlam ürün olduğunu belirten Uysal, Porselen ürün üretimi ile kısa sürede tüketilecek ürünler değil uzun süre kullanılabilecek sağlam ve sağlıklı ürünler ürettiklerini söyledi.
‘SUYU ARITARAK TEKRAR KULLANIYORUZ’
Son yıllarda yaşanan Su kaynaklarındaki kıtlığa değinen Uysal, ‘’Porselen ürünler suyu en temiz tutabilecek ürünler. Bu bize sağlıklı ve hijyenik su ortamı sağlıyor. Suyu arıtarak tekrar kullanıyoruz. Tüm atıkları ayrıştırarak geri dönüşüm tesislerine gönderiyoruz. Bu sayede havuz suyunu temiz tutmak için kullandığınız kimyasalları da kullanmayarak tasarruf sağlamış oluyorsunuz. Su kaynaklarımız kısıtlı. Mevcut kaynağı iyi bir şekilde kullanmalıyız.’’ Dedi.
Uysal, porseleni sadece üretim aşamasında değil kullanım ve bertaraf aşamasında da sürdürülebilir ve çevreci bir ürün olarak gördüklerini belirterek, üreticilerin çevreye duyarlı ve sürdürülebilir yaklaşımı benimsemesiyle birlikte tüketicilerin de sorumlu ve bilinçli tüketime yönelmesi gerektiğini vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.