DİJİTAL DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE ‘Yetenek Devrimi Çağı’

Değer göçü, gezegenin yaşadığı her büyük değişim sürecinde iş dünyasına damga vurdu, rekabetçiliğin gerçeklerini değiştirdi. Günümüzde yaşadığımız göçü ve stratejik rekabetçiliği ise diğerlerinden ayıran bazı parametreler var ve bunların başında teknoloji geliyor.

 Stratejik olarak rakiplerinizden üstün olmanın en sihirli anahtarı hiç şüphesiz ki “insan”dır. İşletmenin verimliliği ve sürdürebilirliği “insan”ı ne şekilde değerlendirip, ona nasıl yaptırım yaptığımızdan geçer. Dünya, teknolojik devrim ile yeniden tasarlanıyor ve robotlar insanların yerini alacak şehir efsanesi ile insan sürekli değersizleştirilmeye çalışılıyor olsa da insanı merkeze koymayanlar 21. yüzyılın kaybedenleri olacaklar.

Dünden bugüne “dünya değişiyor ve değişmeyen tek şey değişimin kendisi” söyleminin gerçekliği ile bir kez daha yüz yüzeyiz. Beş yıllık stratejik planlarımızı pandemi ile birlikte çöpe attık. Teknolojinin hızla ilerlemesi ezberleri bozarken beraberinde öngörülemeyen demografik değişimleri de tetikledi. Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere karşı nasıl baş edeceklerinin stratejilerini yaparken en zorlanacakları şeyin gelişmekte olan ülkelerdeki artan genç nüfus olduğunu fark ettiler ve nitelikli beyin göçü için fırsatlar sunmaya başladılar.

Değer göçü, gezegenin yaşadığı her büyük değişim sürecinde iş dünyasına damga vurdu, rekabetçiliğin gerçeklerini değiştirdi. Günümüzde yaşadığımız göçü ise diğerlerinden ayıran bazı parametreler var. Bunların başında teknoloji geliyor. Pandeminin etkisi ile üç yıl ileriden hareket eden teknolojik devinim, şu an küresel iş dünyasının en rekabetçi alanlarından birine dönüşen “yetenek avı”na farklı bir boyut kattı: Hareket etmeden göç! Dijitalleşmenin yarattığı bu namı diğer “dijital göç”ün henüz başında olsak da tabiri caizse teknolojideki takip edilemez seviyedeki hız, beş sene sonrası için önlem paketlerini anlamsız kılabilecek seviyede.

Diğer yandan dijital dönüşüm devrimin getirdiği teknolojik gelişmeler sayesinde önümüzdeki 5-10 yıl içinde kas gücü ile yapılan birçok mesleğin yerini henüz var olmayanlara bırakacağı konusu da teknolojik gerçeklik sahnesindeki yerini aldı.

Henüz var olmayana hazırlıklı mıyız?

 2016’da yaptığı araştırmada mevcut işlerin yüzde 45’inin robotlara devredileceği bilgisini paylaşan McKinsey, son raporu “Yeni İş Kurmanın Durumu Küresel Araştırması”nda ise gelecek beş yıl içinde küresel gelirlerin yüzde 50’sinin henüz var olmayan işlerden geleceğinin altını çizdi.

 Mesaiyi robotlara devretmek, olmayan işleri konuşmak ilk etapta “insan istihdamının sonu” ya da “çelik yakalı işçi” dönemine atıf gibi gelse de aslında tam olarak öyle değil. İstihdam piyasası daha önce de sayısız değişime, evrime tanık oldu. İş olanaklarının dönüşmesi, bozulup yeniden şekillendirilmesi çalışma ekosisteminde eski bir olgu; takdir edersiniz ki artık hiçbirimiz yazı için daktilograf ya da deriyi işlemek için debbağcı aramıyoruz ama kelime işlemci yazılımcılarını ve fabrikada hattın başına geçecek çalışanları arıyoruz. Günümüzdeki temel farklar, ilk olarak, ihtiyaç duyulan becerilerin değişme hızının çalışma yaşamının başından bu yana en yüksek seviyede olması ki bu da son birkaç yıldır sıklıkla kullandığımız “yetenek devrimi çağı”nın katalizörü. İkinci olarak ise teknolojideki baş döndürücü ilerleyişin, yeni alanlar ve sektörler yaratması. Ve dediğimiz gibi, bunların birçoğunun ismi henüz yok!

Dolayısıyla içinde bulunduğumuz dönem, teknoloji ve yeteneğin kopmaz bağına işaret ediyor ve kaçınılmaz şekilde kritik soruları beraberinde getiriyor: Yetenekleri içeride nasıl tutacağız? Doğru iş ile doğru yeteneği nasıl bir araya getireceğiz? Bu kadar değişim ve dönüşümün içinde kurumsal hafızayı nasıl güncel tutacağız? Gerekli yetkinliklere ve becerilere sahip olmak için neler yapmalıyız? Ve elbette, “henüz var olmayan işlere hazırlıklı mıyız? Hatta “henüz var olmayan bir işi nasıl yaratabiliriz?

Bu soruların her birine uzun uzadıya cevap vermek gerekir ama ortak bir payda yaratmak gerekirse “dijital adaptasyon” yeterli olabilir. Evet, içinde bulunduğumuz çağ, vaatlerle dolu ama bir o kadar da zorluk içeriyor. Otonom araçlar, X ışınlarını okuyan makineler, tüketici sorularına yanıt veren akıllı asistanlar güçlü otomasyonun tezahürleri ve rekabetçiliğin derinleştiricilerinin başlangıçları. Şüphesiz, bunlar anti-insan işi ama üreticisi hâlâ insan ve tam olarak bundan bahsediyoruz. Daha fazla teknolojik bilgi, daha fazla dijital yetenek! Bizi geleceğe taşıyacak uzay aracı bu.

Teknolojik devrim ile beceriler de devrim yaşıyor

 Korkuyoruz ama dünyada şu andaki işlerin bile yüzde 90’ı bilişim teknolojileri (IT) yetenekleri gerektiriyor. Dijital dönüşüm tüm Avrupa ülkelerinde son 10 yılda 2 milyon yeni iş sahası yarattı. 2005’ten bu yana ülkeler arası veri aktarımı 45 kat arttı, yani alışveriş veri ile gerçekleşiyor. YÖK’ün Geleceğin Meslekleri Raporu’nca, insan aracılığı ile yapılan işlerin yüzde 71’den yüzde 52’ye düşeceği ve işlerin yüzde 48’inin makineler ve algoritmalar tarafından yapılacağı öngörülüyor. Ancak şüphesiz ki bunların yerine yenileri doğacak. Deloitte’un “Teknoloji ve İnsan” isimli raporuna göre, teknoloji son 145 yılda yok ettiğinden çok daha fazla iş yarattı. Rapor, bir insanın yerini bir makinenin almasıyla oluşan hızlı büyümeye ve beraberinde artan istihdama vurgu yapıyor ve 1871’den bu yana istihdamın iki katından fazla arttığının altını çiziyor.

Raporlar bize yeni yetkinlik ve becerilerin neler olacağı konusunda ışık tutsa da geleneksel çalışma modellerinden yeni çalışma modellerine evrilmede ciddi zorluklar yaşanıyor. Dünya Ekonomik Forumu, son yayınladığı İşlerin ve Mesleklerin Geleceği Raporu’nda önümüzdeki beş yıl içinde şu andaki 85 milyon işin olmayacağını öngörüyor. Teknolojik devrim ile de 2025 yılına kadar 97 milyon yeni işin ortaya çıkacağını belirtiyor. Bazı mesleklerin ortadan kalkmasının yanında teknolojik gelişimler yeni iş fırsatları da sunacağından insanın daha stratejik pozisyonlarda çalışması ile yaratacağı katma değerin artacağını söylemek yanlış olmaz.

Ancak değişen dünyada rekabetçiliğin içinde var olmak, yeni mesleklere ve dijital dönüşüme hazır olmak ve istihdama katkı sunmak için öncelikle bu istihdama katkı sunacak dönüşümü sağlayacak yetenekleri yaratmak, var olanları elde tutmayı başarıp becerilerini artırmak lazım. Dijitalleşme çağında hızla yeni beceriler edinmek ve bu becerileri sıklıkla kullanıp tecrübe biriktirmek gerekiyor. Dünya Ekonomik Forumu da raporunda değerlerin artırılması gerektiğine dikkat çekiyor ve analitik düşünme, inovasyon, yaratıcılık, girişimcilik, analiz, teknolojik tasarım ve modelleme gibi gibi gerekli değer ve becerilerin altını özellikle çiziyor.

Kesinlikle, var olmayan işlere yönelik planlar yapmak mümkün değil ancak becerileri ve zihinleri değişime açık tutmak bizim elimizde.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir