Döngüsel ekonomi: Sürdürülebilirlik vizyonunun dönüştürücü gücü

Doğrusal ekonomi ve iklim değişikliği, getirdiği krizlerle üretimi düşürerek dünyayı sosyal, çevresel ve ekonomik üçgende sıkıştırmaktadır. Döngüsel ekonomi, ekonomiyi yeniden ele alarak sistemde değişime zorlayıcı bir yol sunmaktadır. İşletmelere üretim, tüketim ve tüketim sonrası aşamalardaki tüm ekonomik ve çevresel etkileri göz önünde bulundurarak üretmeye yönelik yepyeni bir işleyiş mantığı getirmektedir.

 İklim değişikliği ve çevre kirliliği bu yüzyılın önde gelen tehditlerindendir. Üretimde ve tüketimde kullanılan metalden plastiğe, ahşaptan kimyasallara kadar pek çok kaynağın yüzde 92’si sadece bir kez kullanılmaktadır. Bu kaynakların sürekli bir kullanım döngüsü içinde tutulması ve sürdürülebilirliği sağlamak için geri dönüştürülerek tekrar kullanılması hayati önem taşımaktadır. Dünya ekonomisi, Covid-19 sonrası toparlanmaya çalışırken Rusya-Ukrayna Savaşı’nın büyümeyi aşağı çekmesi ve her şeyden önce gıda ve enerji fiyatları üzerinde yukarı yönlü ek baskı oluşturması nedeniyle zor bir dönemden geçmektedir. Enerji krizi; üretimde azalmayı ve işsizliği tetiklerken 2022’nin ilk altı ayında 1980’lerden bu yana en yüksek seviyeye ulaşan enflasyon, beklenenden uzun sürerek sosyal ve ekonomik zorlukları daha da keskinleştirmektedir. İklim değişikliğinin; seller, kuraklık ve orman yangınları gibi felaketlerle yaşam şartları açısından getirdiği sıkıntıların yanında su sorunu, gıda üretiminde yaşanan zorluklar ve enerji krizi; üretimi düşürerek dünyayı sosyal, çevresel ve ekonomik üçgende sıkıştırmaktadır.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ÇEVRESEL ATIKLARIN GETİRDİKLERİ

Küresel sıcaklıklardaki artışı frenlemeyi hedefleyen 2015 yılındaki Paris İklim Anlaşması’ndan (COP21) 2021 yılındaki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na (COP26) kadar geçen altı yıllık sürede; toplam tüketilen ham madde miktarı yarım trilyon tondan fazladır. Beşinci Circularity Gap Raporu’na göre; 1972’de dünyada ham madde tüketimi 28,6 milyar tonken, 2019 itibarıyla 100 milyar tonu aşmıştır. Çıkarılan ve kullanılan ham maddelerin yüzde 90’ından fazlasının doğrusal ekonominin kullan-at mantığının sonucu olarak boşa gitmesi ve tüketimin hızla artması, atık seviyelerinde artışı da beraberinde getirmektedir. Statista verileri karbondioksit emisyonlarının 2000 yılından bu yana yaklaşık yüzde 45 oranında artarak 2021 yılında 36,4 milyar metrik tona ulaştığını göstermektedir. Küresel Atmosferik Araştırma Emisyon Veritabanı (EDGAR), 2021 yılında dünyanın en büyük CO₂ yayıcılarının Çin, ABD, AB 27, Hindistan, Rusya olduğunu, Türkiye’nin ise 449,72 metrik ton CO₂ salımı ile toplam dünya karbondioksit emisyonunun yüzde 1,19’unu oluşturduğunu paylaşmıştır. TÜİK verileri 2019 yılında Türkiye’de toplam COemisyonlarının yüzde 87,4’ünün enerji sektöründen, yüzde 12,3’ünün endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen, yüzde 0,3’ünün ise tarım sektöründen kaynaklandığına, ayrıca toplam COemisyonlarının yüzde 34,6’sının elektrik ve ısı üretiminden oluştuğuna işaret etmektedir.

Dünya Bankası verileri dünyada, yıllık üretilen 2,01 milyar ton kentsel katı atığın neredeyse yüzde 33’ünün çevresel olarak güvenli bir şekilde yönetilmediğini ve kişi başına günlük üretilen atığın ortalama 0,74 kilogram olduğunu belirtmektedir. Yüksek gelirli ülkeler dünya nüfusunun yalnızca yüzde 16’sını oluşturmalarına rağmen dünyadaki atığın yaklaşık yüzde 34’ünü, diğer bir ifadeyle 683 milyon tonunu üretmektedir.

DÖNGÜSEL EKONOMİ İŞLEYİŞİ NASIL DEĞİŞTİREBİLİR?

Ülkelerde sürdürülebilirlik konusunda bilgilendirme ve bilinçlendirmeye yönelik çeşitli çalışmalar yapılsa da uygulamada yetersizlik söz konusudur. Ülkeler, işletmeler, bireyler gibi ekonomideki her aktör üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. İşletmelerin daha kısa ve kompakt tedarik zincirlerinin yanı sıra gelişmiş müşteri anlayışı oluşturmaları ve ekonomik faaliyetlerini ilerletmeleri için teknolojiyi kullanmaları, olumsuz çevresel etkileri en aza indirmeleri ve tasarrufu ön plana çıkarmaları sürdürülebilirliğe fayda sağlayacaktır.

Döngüsel ekonomi; ekonomiyi yeniden ele alarak sistemde değişime zorlayıcı bir yol sunmaktadır. İşletmelere ürünlerini üretim, tüketim ve tüketim sonrası aşamalardaki tüm ekonomik ve çevresel etkilerini göz önünde bulundurarak üretmeye yönelik yepyeni bir işleyiş mantığı getirmektedir. Döngüsel ekonomi üç sacayağı üzerine kurulmuştur. Birinci ayakta, ham madde kullanımını ve atıkları azaltmak; ikinci ayakta, ürünlerin kullanım ömrünü uzatmak, ürün veya ürünü oluşturan bileşenlerin yeniden kullanımını sağlamak; üçüncüsünde ise geri dönüştürme yer almaktadır.

Ham madde kullanımlarında çevreye daha az zararlı ürünlerin kullanımı ile üretime başlamak, üretim adımlarını sadeleştirmek, tasarruf ve çevreyi koruma anlayışını geliştiren işletmelerle iş ortaklıklarını tercih etmek döngüsel ekonominin ilk adımlarıdır. Ürünleri kullan-at tarzından ziyade dayanıklı olabilecek şekilde üretmek, satış sonrası servis/onarım hizmetlerine ağırlık vermek, kullanıcıları ürünü atma yerine onarım sonrası tekrar kullanmaya yönlendirecektir. Eskiyen ürünler onarılarak tekrar kullanıma sunulabilir ya da dönüştürülebilir. Dünyada ve ülkemizde bazı giyim firmalarının bu hareketin öncülüğünü yaptığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte, üretim esnasında daha az ham madde, enerji ve su kullanımına dikkat edilebilir. Üretim ve tüketim aşamalarındaki atık miktarları aşağı çekilebilir. Pek çok işletmenin finansal raporlamaların yanında sürdürülebilirlik ve çevresel önlemler ile ilgili raporlamalar yapmaya başladığını ve bu raporlarla hem ürün kullanıcılarının hem de yatırımcıların yakından ilgilenmeye başladıklarını görmekteyiz. Kimi sektörlerdeki atıklar diğer sektörler için ham madde oluşturabildiğinden bu kaynakların tespit ve tercih edilmesi ön plana alınabilir. Ambalaj konusunda ise geri kazanıma uygun materyallerin tercih edilmesi atık oluşturulmaması için tercih edilebilir. Türkiye’de sıfır atık projesi bu konuda öncü fikirlere sahiptir.

İşletmelerin alması gereken bu bir dizi önlemin yanında, piyasada rekabet üstünlüğüne sahip olabilmeleri için müşteri tercihlerinin yönünü bilmeleri gerekir. Günümüz tüketicilerinin; ürünün ham maddesi, işletmenin çevre duyarlılığı, ambalajın geri kazanıma uygunluğu gibi detay konuları araştırarak bilinçli ve sorumlu satın alma davranışı içinde olduklarını söyleyebiliriz. Dolayısıyla bilinçli tercihlere yönelik ürünler sunmak, işletmeler için gitgide önem kazanmaktadır.

Döngüsel ekonomi ile yapılacak sistem değişikliği işletme çalışanlarına da anlatılarak onların onayının ve kararlara katılımının alınması; işletme kültürü oluşturmaya katkı sağlayacağı gibi, çalışanlar aracılığı ile ailelerine ve sosyal çevrelerine bu kültürün uzanmasına ve toplumsal anlamda bilinçlenmeye katkı sağlayacaktır.

Döngüsel ekonomi sadece kaynakların tasarrufu ya da yeniden kullanımı gibi basit bir çerçeveden ziyade mevcut neslin yaşam şartlarında iyileşme sunduğu gibi gelecek nesiller için de sürdürülebilir ve refah bir dünya alternatifi sunmaktadır. İşletmeler için büyük bir değişim gerektirdiğinden döngüsel bir ekonomiye ulaşmanın 10 yıl veya daha uzun sürmesi muhtemeldir. Bu değişim işletme yöneticileri için korkutucu görünse de ortaya konacak net stratejiler, gelecek yıllarda kendi endüstrilerinde fark yaratma avantajı elde etmelerini ve yeni pazarlardan giderek artan bir pay almalarını sağlayacak olup gelecek nesillere sürdürülebilir bir dünya bırakma noktasında da faydalı olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir