Yarını her zamankinden daha fazla düşünme zamanı

Dijital dönüşüm sebebiyle çalışma şekilleri ve yapılan işlerde yaşanan değişiklikler hem işletmeler hem de çalışanları için farklı yetkinlikleri gerekli kıldı. İşletmelerin sürdürülebilir büyüyebilmeleri için bu hızlı dönüşüm dalgasını yakalamaları son derece önemli hale geldi.

Teknolojideki, iklimdeki ve piyasalardaki hızlı değişim; iç içe geçmiş ve karmaşık bir ortamda faaliyet gösteren işletmelerin mevcut hizmet ve üretimlerini aksatmadan sürdürmelerini, rekabet üstünlüğü sağlamaya çalışmalarını oldukça zorlaştırdı. Bir değişim çağında yaşıyoruz. Önceleri daha yavaş hissettiğimiz değişim son zamanlarda ivme kazanarak baş döndürücü bir hıza erişti. İşletmeler faaliyetlerini devam ettirirken değişimleri takip ederek ayak uydurmaya hatta rakiplerinden önce hareket etmeye gayret ederken tüm bunların yanında karşılarına çıkabilecek krizleri yönetmeleri gerektiği de cabası. Değişen dünyaya ayak uydurmak, adımları gecikmeksizin ve eş zamanlı atabilmeye bağlı.

TEKNOLOJİK DEĞİŞİMLER

Dijital dönüşüm, Web 3.0, AR, VR, IoT, Metaverse ve yapay zekanın hayatımıza girmesiyle çalışma şekilleri ve yapılan işlerde yaşanan değişiklikler hem işletmeler hem de çalışanları için farklı yetkinlikleri gerekli kıldı. İşletmelerin sürdürülebilir büyüyebilmeleri için bu hızlı dönüşüm dalgasını yakalamaları son derece önemli hale geldi. McKinsey & Company’nin “İşimizin Geleceği” raporuna göre; kısa bir süre içinde ileri teknolojilerin 3,1 milyon iş artışı yaratma potansiyeli olduğu öngörülmektedir. Ayrıca raporda, teknolojinin etkisiyle 7,6 milyon işin kaybolarak yeni işlere dönüşebileceği ve 2030 yılına kadar 8,9 milyon yeni işin oluşabileceği belirtilmektedir. Bu değişimin gerçekleştirebilmesi için Türkiye’de işgücünde bulunan 21,1 milyon kişinin mevcut mesleğini sürdürürken, sahip olduğu yetkinliklerini geliştirmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Teknolojik değişimlerin avantajlarından faydalanmak üzere işletmelerin; sistem otomasyonlarını güncellemeye, altyapı çalışmalarına hız vermeye ve yeni fikirler ışığında iş modellerini revize etmeye ya da bambaşka yöne çevirmeye odaklanmaları kaçınılmaz hale geldi. Dönüşüm için yapacakları altyapı yatırımlarının yanında nasıl bir dönüşüme adım atıyorlarsa o yönde gereken işgücü ve yetkinlikleri belirleyerek mevcut çalışanlarına yetenek gelişimi konusunda destek sağlamalılar. Yetenek hattı oluşturulması üzerine çalışmaları olan Tyszko ve Sheets, işverenlerin yetenek eksikliği sorunu için başkalarından çözüm bekleyerek zaman kaybetmeleri yerine beceri açığını kapatmak için kendilerinin öncülük ederek yeni yaklaşımlar keşfetmeleri gerektiğini savunmaktadır.

Yönetim ve öğrenme süreçleri konularında çalışmaları olan David Kolb ise giderek karmaşıklaşan, farklılaşan ve uzmanlık gerektiren bilgilerin özel bakış açılarıyla entegre edilerek kullanılmasının değişimin ve belirsizliğin yönetiminde ve organizasyonel sorunların çözümlerinde etkili olacağını öne sürmektedir. Yöneticilerin yaşam boyu öğrenenler olması, sürekli değişen gündemler ya da krizlerle başa çıkmalarına yardımcı olabilecek bilgi ve ilişki ağlarına erişimlerinin sağlanması stratejik yönetim geliştirmenin temelleridir.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Statista verilerine göre; karbondioksit emisyonları 2000 yılından bu yana yaklaşık yüzde 45 oranında artarak 2021 yılında 36,4 milyar metrik tona ulaşmıştır. Circularity Gap Raporu’na göre; dünyada ham madde tüketimi 2019 itibarıyla 100 milyar tonu aşmıştır. Ormansızlaşma, iklim değişikliğinin yanında hayvan ve diğer bitkilerin de ekosistemini olumsuz etkilemektedir. Benzer şekilde aşırı hava olayları, kuraklık veya seller sadece tarım ve hayvancılığı değil gıda, tekstil, ulaştırma ve turizm gibi temel sektörlerden başlayarak tüm sektörleri ve tüm insanlığı etkilemektedir. Önlem ve hasar çalışmaları, işe ara verme zorunluluğu gibi sebepler üretimi ve ekonomiyi yaralamaktadır. Bu nedenle iş modellerinin belirlenmesinde çevresel etkiler dikkate alınarak planlamalar yapılabilir. İş modelleri belirlenirken tedarikçi seçimlerinden üretim aşamalarına ve dağıtım kanallarına kadar tüm satış aşamaları için yeşil model iş anlayışının tercih edilmesi ve çalışanların bu yönde geliştirilmesi çevresel etkiler ve sürdürülebilir bir iş yönetimi için iyi bir adım olacaktır. Kaldı ki, tüketiciler de sürdürülebilirlik konusunda oldukça hassasiyet gösterdiklerinden çevresel etkilere duyarlılığın satın alma kararına tesir eden önemli bir faktör haline geldiğini söyleyebiliriz. Bu adımlar başta maliyetli gibi görünse de sonraki dönemlerde kazançlı yatırımlar olacaktır.

EKONOMİK KONJONKTÜR

Pandemi döneminde küresel ekonomide baş gösteren çip krizi; akıllı telefon, bilgisayar, beyaz eşya gibi pek çok sektörü olumsuz etkiledi. Dünyada petrokimya şirketlerinin pandemi ile daralan piyasalar ve azalan işgücü nedeniyle üretimi kısarak piyasaya sundukları ham maddeleri azaltması sonucu ambalajdan kıyafete kadar pek çok üründe yüzde 150’yi aşan fiyat artışları yaşandı. Ham madde fiyatlarındaki artış tüketiciye ulaşan nihai ürünlerin de fiyatlarının artması anlamına geldi. Yükselen enflasyon ekonomik güçlük yaratırken iklim değişikliğinin getirdiği tehditler ve devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı’nın enerji krizine ve tahıl sevkiyatında aksamalara yol açması kıtlık ve gıda krizini derinleştirmektedir. Birleşmiş Milletler, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde mevcut gıda krizinin 2023’te küresel çapta bir felakete dönüşebileceği uyarısı yaptı. Dünya Gıda Programı verilerinde 45 ülkede yaklaşık 50 milyon insanın kıtlığın eşiğinde olduğu belirtilmektedir.

İŞLETME STRATEJİLERİNİN BELİRLENMESİ VE UYGULANMASI

Bugünler her zamankinden daha fazla ileriye bakma zamanlarıdır. İleriyi görebilme yeteneği kazanıldığında bu yetenek sayesindeki öngörüler, alınan kararlar ve uygulamaya konacak stratejik adımlar işletmelerin kaderini belirleyecektir.

İşletmelerin geç kalmadan gelecek paradigmaları öngörerek kendi vizyonunu belirlemesi ve bu vizyon temelinde stratejik planlar yapması elzemdir. Stratejilerini belirlemek ve uzun dönemli amaçlarına ulaşmak için kendilerine bazı sorular yönelterek izleyecekleri bir yol haritası oluşturabilirler. Örneğin; “sunduğum ürün ve hizmetler gelecekte de talep edilecek mi? Bulunduğum sektör gelecekte var olacak mı? Rakiplerimin şu anki tepkileri ve aldıkları önlemler neler? Çevredeki olaylar ne yönde değişiyor/gelişiyor? Yaşanabilecek kriz öngörülerim neler/ önlem ve hazırlıklarım neler? Uygulamalara aynı şekilde devam etmeli miyim/değiştirmeli miyim? Çalışanlarım şu anda hangi yeteneklere sahip ve gelecekte hangi yeteneklerde olmalı?” Doğru sorulmuş bu tarz sorulara verilecek cevaplar işletmenin ihtiyaçlarını ortaya çıkaracak ve ihtiyaçların giderilmesi yol haritalarını belirleyecektir. Hazırlanacak stratejik plan ile belirlenecek yeni iş modellerine göre ihtiyaç duyulan altyapı yatırımları, işgücü geliştirilmesi, tedarik ve rekabet koşullarının yeniden dizaynı gerekmektedir. Ayrıca belirlenen stratejik hedef tüm kademede çalışanlara benimsetilerek onların desteği alınmalıdır. Uygun organizasyon yapısı tesis edilerek örgüt iklimi ve motivasyon da sağlanmalıdır.

Değişime ayak uyduramayan ve kendilerini yenileyemeyen işletmeler entropiye karşı koyamayarak silinip gidecekler. Değişen dünya ile aynı hızda ve aynı yönde adımlar atan işletmeler ise sürdürülebilirliği ve başarıyı yakalama şansına sahip olacaklar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir