Ya tarih yazacağız ya da tarihe karışacağız

Geleceğin daha sağlam kurulması için şimdiden çok aklı başında stratejiler geliştirmek gerekiyor. Toplumsal yapının içerisindeki kurum ve kuruluşları, yapıları yeni baştan gözden geçirerek, çağa uygun yeniden düzenlemeler yapmak gerekiyor.

Tüm dünyanın geldiği bu süreçte büyük bir dönüşüm ve değişim evresine girdiğimizi söyleyebilirim.
İnsan beyni zaman içinde çağın gerekliliği doğrultusunda her ortama adapte olduğu gibi günümüzde de dijital ortamlara, evrilerek adapte olacak. Yeni dünya düzeninde ayakları yere basan fakat kafası bulutlarda çalışan bir sisteme doğru ilerliyoruz.
Aslında yüzyıllar boyu beklenen bir sürece pandeminin de etkisiyle hızlı girdiğimizi görebiliyoruz.
Bu süreç neler getirecek, neler götürecek, anlatmaya çalışacağım.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, yıkıcı inovasyon ile dijital sosyalleşme arasında ciddi benzerlikler bulunmakta ve bu süreçte insanlığa ve alışkanlıklarına format atılmaktadır.
Şartlar bizleri dijitalleşmeye zorlamakta ve buna uyum sağlayan kurum ve bireylerin yaşamlarına normal bir şekilde devam ettiklerini görebiliyoruz.
Dijital yaşam ve mobil uygulamalar yeni bir kavram olmasa da içinde bulunduğumuz bu dönemde dijital aygıtlara hiç bu kadar yakın olmamıştık.

Dijital sosyalleşme ile farkındaysanız artık daha önce çok sık görüşmediğimiz akrabalarımızla ve arkadaşlarımızla dijital ortamda görüşür olduk. Normalde yaşamımızın bir parçası olan dijital süreçleri pandemi döneminde test etmiş ve daha da benimsemiş olduk. Bu, aslında kopmaya yüz tutan ilişkilerimizi dijital ve mobil platformlar üzerinden tekrar sağlamlaştırmaktadır. Bu durumun sonunda alışveriş, ziyaretler, toplantılar, ofis içi çalışma ortamları vb. birçok konunun değiştiğini görebiliyoruz.

Bu süreçte nelerin yıkılacağı ve nelerin yeniler arasında yer alacağını öngörmek ve ona göre hazırlık yapmak gerekecek.
Artık birçok şeyi internet üzerinden yapabiliyor olduğumuz bir dönemdeyiz. Öyle ki, birçok banka çalışanı bile evden çalışarak çalışmalarını aksatmadan müşterilerine hizmet vermeyi başarabilmiştir. Peki, bizler ne yapacağız? Darwin’e atfedilen “Ne en güçlü olan tür hayatta kalır, ne de en zeki olan… Değişime en çok adapte olabilendir, hayatta kalan!” sözünde olduğu gibi ayakta kalabilmek için çağa ayak uyduracağız. Bu hem bireysel olarak hem de kurumsal olarak tüm şirketlerin dikkate alması gereken ciddi bir durumdur. Çağa ayak uyduramayan birçok uluslararası şirketin tarihe karıştığı günümüzde ya tarih yazacağız ya da tarihe karışacağız.

HAYATLARIMIZ ARTIK ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK
Pandeminin sona ermesi ile hayat normal akışına geri dönmeye başladı. Fakat artık hayatımız hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak. Çünkü günlük işlerimizi uzaktan yapmaya alıştık, hatta günlük işlerimizi otomatik olarak çözmeye, düşünmemeye alıştık. Bu alışkanlıklar beraberinde birçok teknolojiyi ve yeniliği getirdi. Tabi ki bu dijital dönüşüme adapte olmak, avantajlarının yanı sıra zorlukları da beraberinde getirecek ve hiç alışık olmadığımız yeni kaslarımızı da geliştirmemizi sağlayacaktır.

Jeff Bezos’un şu sözlerine kulak verelim: “Fiziksel dünyada bir müşterinizi mutsuz ederseniz, bunu altı kişi ile paylaşır. Dijital dünyada bir müşterinizi mutsuz ederseniz, bunu 6 bin kişi ile paylaşır.”

Teknolojik gelişmeleri önlemek mümkün değil. İnsanlık kendi yaratıcılığına ve ilerlemesine hiçbir koşulda dur demez. İnsanın doğasında hep ilerlemek, hep daha iyiye gitmek vardır. Bu nedenle teknolojik gelişmeyi de toplumsal değişmeyi de önlemek olanaksız ve gereksizdir de zaten. Ama hiç değilse bütün bu gelişme ve değişme sürecinde zararı en aza indirip yararı en çoklaştırmak için önlemler alınması gerekmektedir. Geleceğin daha sağlam kurulması için şimdiden çok aklı başında stratejiler geliştirmek gerekiyor. Toplumsal yapının içerisindeki kurum ve kuruluşları, yapıları yeni baştan gözden geçirerek, çağa uygun yeniden düzenlemeler yapmak gerekiyor.

DİJİTALLEŞME PAZARLAMAYI YENİ BİR DÖNEME GETİRDİ
Teknoloji, dünyada ve ülkemizde her geçen gün değişen, kendini yenileyen, hız ve rekabeti çok yüksek bir alan. 2022 yılında yapay zeka, veri analizi ve algoritma destekleriyle şekillendirilen dijital pazarlamanın bugün geldiği nokta, pazarlama dünyasını yeni bir döneme getirdi. Eskiden pazarlama mesajlarını toplu segmentasyon ve hedef kitle özellikleri ile genel olarak vermek zorundayken artık kişi bazında hedefleme yaparak mesajınızı özelleştirebilmek pazarlama dünyası için hedefi nokta atışı adreslemeyi sağlıyor. Böylece kaynak yönetimi, müşteri deneyimi çok daha verimli yapılabilir hale geldi. Firmaların veriyi daha profesyonel kullanmasıyla birlikte yeni pazarlama alanları doğmaya başladı.
Pazarlama sürekli değişiyor ama bizler bazen bu değişimi anlamakta, analiz etmekte ve bu değişime uygun hareket etmekte zorlanıyoruz.

İşte burada hâlâ anlamakta zorlandığımız bir konu var; “mevcut müşteri değeri”. Hemen her işletmenin pazarlama bölümü sürekli yeni müşteriler bulmak için çalışır, kaynak kullanır, para harcar. Ama tüm bu çabaların yanında aynı işletmelerin ellerinde müşteriler vardır ve bu müşterileri nasıl olsa elde ettikleri için hep onlarla beraber kalacaklarından emin olduklarından bu müşteriler için hiçbir şey yapmazlar, bunun yerine yeni müşteri bulmaya odaklanırlar.
1- Yeni bir müşteriyi elde etmenin maliyeti, mevcut müşteriyi tutma maliyetinin tam tamına beş katıdır. Her yeni müşteriyi elde etmek ve bu müşteriyi ikna edip mevcut tedarikçisi yerine bizimle çalışmaya başlamasını sağlamak için bir şeyler vermeliyiz. Bu; bazen daha fazla reklam yatırımı, bazen indirim, bazen daha fazla dağıtım noktası, bazen daha çok satış ziyareti olabilir ama ne olursa her biri birer maliyet kalemidir.
2- Bir müşteriye ürün satma olasılığı yüzde 15 iken, daha önce bir satış ilişkisine girilmiş olan bir müşteriye satış olasılığı yüzde 50’dir. Tüm satış ekipleri daha fazla nasıl satarız konusuna odaklanmışken, bunun en kolay yolunun mevcut müşteriye odaklanmak olduğunu bir daha hatırlatmak gerekiyor.
İşte bu yüzden artık mevcut müşterilerimize daha fazla odaklanmalıyız. Lütfen düşünün, en son ne zaman mevcut müşterileriniz için bir kampanya yaptınız?
Sanırım İngilizlerin o meşhur atasözünü tekrar hatırlamak lazım; “Eldeki bir kuş, çalının ardındaki üç kuşa bedeldir”.

“Bir müşteriyi tutmak, bir tane kazanmak kadar beceri ister.”
Amerikan Atasözü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir