Sürdürülebilir bir kaynak ‘Duygusal Zeka’

Eğer bir liderlik rolüne talipseniz, sahip olunması gereken teknik becerilerin yanı sıra göz önünde bulundurmanız gereken duygusal bir unsur var: Duygusal zeka.

 İşyerinde ilk terfinizi aldınız ve artık bir takıma liderlik etmeniz bekleniyor. Biliyorsunuz ki, işe alınmanıza yardımcı olan teknik beceriler ve bir zamanlar yeni mezun olarak bu işe girmekteki heyecanınız bugün size sunulan terfide yeterli gelmeyebilir ve başarıyı garanti etmeyebilir. Eğer bir liderlik rolüne talipseniz, sahip olunması gereken teknik becerilerin yanı sıra göz önünde bulundurmanız gereken duygusal bir unsur var: Ekibinize başarılı bir şekilde koçluk yapmanıza hem kendi hem de ekibinizin stresini yönetmenize, besleyici ve takımın motivasyonunu düşürmeden hedeflere odaklı geri bildirim vermenize ve başkalarıyla iş birliği yapmanıza yardımcı olacak bir duygusal kaynak.

Bu kaynağı, ilgili yazın ve iş dünyasından duygusal zeka olarak biliyorsunuz. Benzer teknik becerilere ve bilgilere sahip olan çalışanlar arasında sizin diğerlerine kıyasla daha yüksek performans göstermenize yardımcı olacak olan bir önemli bir kaynak. Bu terim, ilk olarak 1990’da J. Mayer ve P. Salovey tarafından ortaya atılmış, sonrasında psikolog D. Goleman sayesinde popüler hale gelmiş. Duygusal zeka, bireye önce kendi sonra diğerlerinin duygularını anlama ve duyguları yönetmede kolaylık sağlayan bir yetenek.  Duygusal zekaya neden ihtiyaç duyuyoruz, sorusuna ise öne çıkan yanıtlarım aşağıdakilerdir:

Duygusal zeka kişisel iyilik durumumuzu daha sürdürülebilir kılar ve günlük stresi yönetmemizde kolaylık sağlar: Stresli ve zorlu koşullarda dahi kendi duygularımızı ve durumumuzu anlamlandırabiliriz ve stresle başa çıkmada önemli bir avantaj sağlamış oluruz. Duygusal zekamız, olumsuz duygulardan daha kısa sürede uzaklaşmamıza yardımcı olur. Zorlu duygusal durumları yönetmek ve duygusal dengemizi korumak her zaman kolay olmasa da duygusal zekaya dayalı becerilerimizle stresli durumları daha etkili bir şekilde yönetebiliriz.

Karşılıklı ilişkilerin ve liderlik becerilerinin geliştirilmesine önemli bir zemin hazırlar: Duygusal zeka, başkalarının duygusal durumlarını anlama ve empati kurma yeteneğimizi geliştirdiğinden ekip arkadaşlarımızın duygularını anlamamızda ve onların zorlu zamanlarında destek olmamızda kıymetli bir destek sağlar. Çalışma arkadaşlarımızın iş sorumlulukları ve/veya özel hayatlarında baş etmeleri gereken durumlarıyla ilgili empati sağlayarak takım üyelerini birbirine bağlar ve birlik hissini kuvvetlendirir. İlişkilerimizin daha derin ve anlamlı olmasına yardımcı olur. Duygusal zekamız anlaşmazlıkların çözümünde daha etkili stratejiler geliştirmemizde yardımcıdır.

Takım arkadaşlarınızın sizinle uzun yıllar çalışmasını sağlayabilecek iş ortamını yaratmada yardımcıdır: Forbes Dergisi’nin Temmuz 2023’teki “Emotionally Intelligent Leadership And Employee Retention” başlıklı haberine göre, yakın zamanda 10 ülkede 3 bin 400 çalışanla gerçekleştirilen bir araştırmanın sonuçları yöneticilerin çalışanların ruh sağlığı üzerinde terapistlerinden daha fazla etkili olduklarını ve özel hayatlarındaki partnerleri kadar ruh durumlarını etkileyebildiklerini ortaya koymuştur. Bu araştırma sonuçları bile bizlere birim yöneticileri olarak önemli yükler taşıdığımızı göstermektedir. Yalnızca çalıştığımız kurumların stratejik hedeflerini etkinlik ve verimlilikle gerçekleştirmekle değil, birlikte çalıştığımız iş arkadaşlarımızın ve çalışanlarımızın da iyi oluş durumlarını sağlamamız gerektiğini hatırlatmaktadır. Yüksek düzeyde duygusal zekaya sahip liderler, çalışanların refahını ve ruh sağlığını iyileştirebilecek olumlu ve destekleyici bir çalışma ortamı yaratmak için diğer yöneticilere kıyasla daha donanımlıdır. Sağladıkları bu olumlu ve destekleyici çalışma ortamı çalışanların işlerinde uzun süre kalma olasılığını artırır.

“İçinde bulunduğumuz koşulları anlamlandırmamızda ve etkin yönetmemizde yardımcı olan duygusal zekamızı nasıl geliştirebiliriz ya da destekleyebiliriz” sorusuna bazı cevaplarım ise aşağıdaki gibidir:

Kendinizin farkındalığına odaklanın: Kendimizi gerçek anlamda anlamak, iç dünyamızı keşfetmek ve duygusal, zihinsel ve fiziksel olarak bütünleşmek için kendimizin farkındalığına ihtiyacımız vardır. Kendimizi tanımak, yeteneklerimizi, sınırlarımızı, değerlerimizi ve tutkularımızı keşfetmek bize daha anlamlı bir yaşam sunar. Sürekli dışarıya doğru yönelirken, iç dünyamızın sesini duymakta zorlanırız. Bir noktada tanımlayamadığımız bu sıkışmışlık hissi, kendimizi keşfetme ve anlama ihtiyacını doğurur. Bu süreç aynı zamanda kendi içimizde gizli olan duyguları, düşünceleri ve motivasyonları keşfetmek için bir fırsattır. Duygusal deneyimlerimizi, zorlandığınız durumları analiz etmek duygusal zekamızı geliştirmek için bir alan yaratır. Kendimizin farkındalığı, bizi şimdinin sıklıkla söylenen mindfulness, bilinçli farkındalıkla da tanıştıracaktır.

Sınırlarınızı bilin ve kendinize alan bırakın: Sınırınıza ulaştığınızı fark etmek zaten bir avantajdır. İşin püf noktası, sınırı aşmadan önce bunu görmek ve biraz mesafe almak için adımlar atmaktır. Mola şeklindeki kısa aralar perspektif kazandırır ve strese nasıl tepki vereceğinizi, zorlu zamanları nasıl yöneteceğiniz konusunda daha planlı olmanızı sağlar.

Özgüveniniz üzerinde çalışın: İnsanın kapasitesine ve başarabileceklerine olan güveni ve inancı duygusal zekayı olumlu olarak besleyen bir durumdur. Özgüveniniz, kişisel ve çevreye yönelik sınırları belirlemeniz, soğukkanlılık ve karmaşa içerisinde sükûnetle problemleri etkili bir şekilde çözmenizde yardımcı olur. Özgüven, yetkinlikler temelli geliştiğinden yetkinliklerinizi geliştirdikçe duygusal zekanızı da geliştirmeye katkıda bulunursunuz.

Sosyal çevrenize zaman ayırın ve ilişkilerin gelişmesi için karşılıklı emek harcayın: İlişki yönetimi, sosyal farkındalık, başkalarının duygularını ve bakış açılarını anlama ve empati kurma duygusal zekanın önemli bileşenleridir. Olumlu ilişkiler kurmak ve sürdürmek, çatışmaları çözmek ve ortak hedeflere ulaşmak için sosyal çevrenizle dostluklar kurmak, etkileşimde bulunmak, destek ricalarında arkadaşlarınıza ilham vermek duygusal zeka becerilerini kullanmanızı gerektirirken, duygusal zekayı geliştirir de.

 Kişisel dayanıklılığınızı geliştirin: Sorunlar, aksilikler ve kişisel zorluklarınız ortaya çıkmaya başladığında, karşılaştığınız zorlukları birer geliştirici fırsat olarak kabul edin ve bu bakış açısıyla eylem planlarınızı hazırlayın. Yeniden başlamak için sizi yaratıcı bir şekilde heyecanlandıran bir projeye/fikre odaklanarak yolunuza devam edin.  Duygusal tepki vermek yerine, akılcı yanıtlar verin. Böylece, koşullara uyum sağlamanıza yardımcı olması için olumlu bir tutum ve bakış açısına sahip olabilirsiniz. Tüm bu süreç ve bakış açısı duygusal zekayı geliştiren adımlardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir