“Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Yeniden Uygulamaya Konulmalı”

ÇEVKO Vakfı öncülüğünde 15 yıl uygulandıktan sonra terk edilen “genişletilmiş üretici sorumluluğu” modelinin yeniden hayata geçirilmesi için çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Mete İmer, iklim krizi ile mücadelede toplumsal farkındalığın önemine, altyapı ve süreç yönetiminin gerekliliğine değindi.

İklim krizi ile mücadele ve döngüsel ekonomiye geçiş konularında Türkiye’ye fikirsel önderlik eden kurumların başında gelen ÇEVKO Vakfı’nın Genel Sekreteri Mete İmer, ÇEVKO öncülüğünde 15 yıl uygulandıktan sonra terk edilen “genişletilmiş üretici sorumluluğu” modelinin yeniden hayata geçirilmesi için çalışmalar yürüttüklerini söyledi. İklim krizi ile mücadelede toplumsal farkındalığın önemine değinen İmer, bunun yanında altyapı ve süreç yönetiminin gerekliliğine dikkat çekti.

 ÇEVKO 2023 yılına nasıl girdi, yılın geri kalanı için ajandanızda neler var?

Ülkemizin ve dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük çevre sorunu olan iklim krizine karşı yapılması gerekenlerle ilgili ÇEVKO Vakfı olarak, 10 maddeden oluşan bir öneri paketi geliştirdik. Karbon salımının azaltımından karbon ticareti uygulamalarına, enerji üretiminde kömür kullanımının kademeli azaltılmasından ormanların ve diğer karbon yutaklarının çoğaltılmasına, güneş enerjisi, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımından iklim değişikliğine uyum konusunda bölgesel ölçekli plan ve çalışmaların yapılarak yürürlüğe konulmasına, bunlar için gerekli finansal kaynakların bulunmasından iklim krizine karşı farkındalığın oluşturulması ve alışkanlıkların değişimi için ulusal kampanya düzenlenmesine kadar bir dizi önlemi içeren bu önerilerle yeniden çağrıda bulunduk.

Öte yandan, “genişletilmiş üretici sorumluluğu” konusunda dünya genelindeki en başarılı uygulamaları temsil eden ve Türkiye’deki kullanım hakkı 20 yıldır ÇEVKO Vakfı’na ait olan “Yeşil Nokta” markası ile ülkemizde bu markayı kullanan bin 200’ün üzerinde firmayla birlikte çalışmalarımızı sürdürüyoruz. ÇEVKO Vakfı Yeşil Nokta Sanayi Ödüllerimizle ekonomik işletmelerin yasal sorumluluklarının ötesinde gerçekleştirmekte oldukları örnek çalışmaları ödüllendiriyoruz. Yeşil Nokta Basın Ödülleri’miz, toplumu çevre ve geri dönüşüm konusunda bilinçlendirmeye, bilgilendirmeye yönelik duyarlılık gösteren medya kuruluşlarına ve habercilere veriliyor. Bu sene ikinci kez Yeşil Nokta Öğrenci Ödülleri vereceğiz. Bu uygulamamızla, üniversite öğrencilerinin ambalaj tasarımı, atık yönetimi ve çevre konulu sosyal sorumluluk alanlarında, özgün çevre dostu ürün, uygulama ve proje geliştirmelerinin teşvik edilmesini ve üniversite-sanayi iş birliğinin sağlanmasını hedefliyoruz.

Dünyada ve özellikle Avrupa’da döngüsel ekonomiye geçişle birlikte genişletilmiş üretici sorumluluğu (GÜS) modelinin önemi arttı. Bu model ülkemizde ÇEVKO’nun öncülüğünde, yasal düzenlemeler yapılarak, 15 yıl uygulandı ancak sonra terk edildi. GÜS’ün yeniden ülkemizde uygulamaya konulması için 2022 yılında oluşturduğumuz Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Çalışma Grubumuzla pilot projeler ve çalışmalar gerçekleştiriyoruz.

Ülkemizde bir ilk olarak, Vakfımız ve Yıldız Teknik Üniversitesi ortaklığında kurulan Geri Kazanım Test ve Araştırma Merkezi GETAM’ın, ülkemizde geri dönüşüm alanındaki Ar-Ge çalışmaları, akademik bilgi birikiminin sağlanması ve sanayinin gereksinimlerinin karşılanması bakımından yenilikçi, çevre ile daha dost ürünlerin geliştirilmesine katkı sağlamasını öngörüyoruz.

ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’muzun (İDS) düzenlediği çevrim içi söyleşiler, Ekonomi Gazetecileri Derneği bünyesinde oluşturulan Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle iki yıldır sürüyor. İklim değişikliği konusunun çeşitli yönleriyle ele alındığı bu söyleşilerde, sürdürülebilirlik kavramında ülkemizde ve dünya genelinde öncülük üstlenen Vakfımıza üye kuruluşlar, ilham verici deneyimlerini paylaşıyorlar. 2023 yılında bu söyleşilerde Vakıf üyemiz kuruluşların temsilcileri, farklı üniversitelerden akademisyenler ve iklim elçisi öğrencilerle birlikte yer alıyorlar. Cumhuriyetimizin 100. yılı kapsamında 2023 yılı ana temamızı gençler oluşturuyor.

25 Eylül’de üçüncüsünü düzenlediğimiz söyleşilerimizin sonraki tarihleri 30 Ekim, 27 Kasım ve 18 Aralık.

Çalışmalarımızla toplum genelinde sürdürdüğümüz farkındalığı, “ÇEVKO Akademi” ve “ÇEVKO Dijital Çözümleri” başlıkları altında topladığımız hizmetlerimizle pekiştiriyoruz. Akademi çatısı altında atık yönetimi, sürdürülebilirlik, iklim değişikliği vb. konularda uzmanlar tarafından verilecek eğitim paketleri yer alıyor. ÇEVKO Dijital Çözümleri ise paydaşlarımız olan belediye, lisanslı toplama-ayırma tesisleri ve sanayi kuruluşlarının Sıfır Atık kapsamında yaptıkları çalışmalara destek olmak; operasyonlarını daha verimli, yönetmeliklerle uyumlu, izlenebilir ve raporlanabilir hale getirmek amacıyla sunduğumuz yazılım esaslı hizmetlerimizden oluşuyor.

Öğrencilere yönelik eğitim programlarımız, hazırladığımız kitaplarımız, eğiticilerin eğitimi modelimiz, “ÇEVKO Çocuk” internet sitemiz, eğitici videolarımız ve çevrim içi erişime açık çocuk tiyatrolarımız bugüne dek gerçekleştirdiğimiz çalışmalar arasındadır. Öğrencilerin yanında yetişkinlerin bilinçlendirilmesi için de çaba harcıyoruz.

Üyelerimizle birlikte belirli alanlarda karbon ayak izi hesaplaması, atık toplanması, sahil temizliği, orman rehabilitasyonu gibi pek çok sürdürülebilirlik projesi gerçekleştiriyoruz.

ÇEVKO Gönüllüleri ekibimizi genişletmek, önümüzdeki dönemde öncelik vereceğimiz konular arasında yer alıyor.

2017 yılında hayata geçirilen Sıfır Atık Projesi’nde nasıl bir yol kat edildi? ÇEVKO bu proje içinde nasıl bir rol üstlendi ve üstlenmeye devam ediyor?

Sıfır Atık kavramın temelinde, yaşamın herhangi bir noktasında oluşan atıkların yeniden değerlendirilebilir hale getirilmesi yatıyor; bu da Vakfımızın son yıllarda odaklandığı “döngüsel ekonomiye geçiş” ile doğrudan ilişkili. Sıfır atık vizyonu, atık yönetimi ve geri dönüşüm, nüfus artışına karşın sürdürülebilir kalkınmayı amaçlayan döngüsel ekonomide en önemli konu başlıklarını oluşturuyor.

“Bir üretim sisteminde oluşan her atığın yeniden değerlendirildiği, bu sayede ham madde maliyetinin azaltıldığı, kaynak verimliliğinin ve çevresel yararın ise artırıldığı yeni bir model” olarak tanımlanan döngüsel ekonomiye geçiş, insanlığın iklim krizi ve diğer kronik çevre tehditlerine yanıt olmanın yanı sıra, küresel iş birliği ve ekonomiyi başka bir boyuta taşımak hedefiyle geliştirdiği büyük bir dönüşümdür. Atıkların büyüklüğü düşünüldüğünde Sıfır Atık projesinin toplumda yarattığı farkındalık, kamu kurumları başta olmak üzere binalara Sıfır Atık kumbaralarının yerleştirilmesi takdire değer bir başlangıç ancak bu atıkların entegre ve verimli bir yöntemle toplanıp üst dönüşümünün sağlanması için ciddi bir organizasyon, altyapı ve süreç yönetimi gerekiyor. Atıkların kaynağında temiz olarak toplanıp geri dönüştürülmesi için AB’de başarılı bir model olarak uygulanmakta olan genişletilmiş üretici sorumluluğu modelinin, ülkemizde organizasyonel ve finansal bir model olarak atıkların kaynağında ayrı toplanıp geri dönüştürülmesi için kullanılabilecek verimli bir yöntem olduğunun altını özellikle çizmek isteriz.

Depozito İade Sistemi 2024 ile beraber zorunlu hale gelecek. Bu durum kamu, kurumlar, tüketiciler ve ÇEVKO adına tam olarak ne ifade ediyor?

Depozito İade Sistemi içecek ambalaj atıklarının temiz toplanması ve geri dönüştürülmesi için önemli bir adım olacak. Bu sistemin, içecek ambalaj atıklarının birbirine karıştırılmadan, temiz olarak biriktirilmesine, belirlenecek depozito bedeline göre tüketicileri bu atıkları toplama noktalarına götürmeleri için teşvik etmesine ve böylece daha çok atık toplanmasına olanak sağlayacağı öngörülmekte. Ancak depozito sisteminin başarısı tüm atıklar için verimli bir toplama modelinin uygulanmasına bağlı. Nitekim, yüksek toplama ve geri dönüşüm hedeflerine ulaşmış ülkelerde, öncelikle iyi kurgulanmış kaynakta ayrı toplama çalışmalarının olduğu, depozito sisteminin bu çalışmaların verimliliğini artırmak ve geri dönüşüm oranlarını yüzde 80 ve üzerine taşımak için kurulduğu unutulmamalı.

Türkiye’nin tartışmalı gündem maddelerinden biri atık ithalatı. İthal edilen bu atıklar yeterince denetleniyor mu ve ne kadarı geri dönüştürülebiliyor, gerçekten gerekli mi bu ithalat?

ÇEVKO Vakfı olarak, plastik ve diğer atıkların ülke içinden toplanarak geri dönüştürülmesini savunuyor ve bu konuda çalışıyoruz. Türkiye’de plastik de dahil geri dönüştürülebilir ambalaj atıklarının toplanması ve ayrılması için bakanlıktan lisans almış çok sayıda toplama-ayırma ve geri dönüşüm tesisi var. Pek çok belediyenin de ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması için bakanlıktan onaylanmış ambalaj atığı yönetim planları bulunuyor. Ülkemiz, atıkların hem yurt içinden toplanması ve ayrılması hem de geri dönüştürülmesi için altyapı ve kapasiteye sahiptir. Diğer yandan, eğer geri dönüşüm tesisleri kapasitelerini kullanmak için ham madde olarak plastik atıkları yurt dışından ithal etmeyi tercih ediyorsa, bunun nedenlerini araştırmak gerekir. Plastik atıkların, ithalatla kıyaslandığında, uygun maliyette, iyi kalitede, düzenli ve yeterli miktarlarda yurt içinden toplanıp bu tesislere sevk edilmesinde yaşanan sorunlar ortaya çıkarılmalı ve bu sorunların çözülmesi için gerekirse teşvikler kullanılmalıdır. Döngüsel ekonomide artık, ülkeler için ürettikleri atıklar birer ham madde. Ülke içinden toplanan tüm atıkların geri dönüşümünü artırmak için geri dönüşüm konusunda ihtisaslaşmış organize sanayi bölgeleri tesis edilebilir. Geri dönüşüme sevk edilen malzemelerin kalite kontrolü ve standartlarının oluşturulması için ölçüm laboratuvarları kurulabilir; GETAM, bu konuda öncü bir girişim. Sanayi-üniversite iş birliğinin artırılarak, döngüsel ekonomi ilkelerine uygun sistemlerinin kurulması için altyapıların oluşturulması ve teşvik edilmesi gerekmektedir. Öte yandan toplama-ayırma ve geri dönüşüm lisansı verilmesi aşamasında, tesislerin sahip olması gereken teknik yeterlilik ve altyapı konusunda standartların geliştirilmesi ve bu standartların uygulanması sektörün sağlıklı gelişimine katkı sağlayacaktır.

Türkiye 2053 için net sıfır emisyon hedefini koydu ve Ulusal Katkı Beyan’ını 2030’a kadar yüzde 41 olarak açıkladı. Türkiye’nin iklim krizi ile mevcut mücadele uygulamaları göz önüne alındığında bu hedef sizce ne kadar gerçekçi?

BM İklim Değişikliği Paneli, Türkiye’nin topraklarının yüzde 60’ının çölleşmeye yatkın, yarısının da deprem riski altında olduğunu uyarısında bulundu. Bu ülkemiz açısından çok ciddi bir tehdit.

Ayrıca Avrupa Çevre Ajansı’ndan Türkiye’nin büyümesini stratejik dikkatle yönetmemesi durumunda yakın zamanda topraklarının çok elverişsiz duruma gelebileceği uyarısı geldi. Bulunduğumuz coğrafyada hem deprem riski hem de iklim krizinden kaynaklanan çölleşme riskine karşı bilime dayalı önlemleri bir an önce yürürlüğe koymamız gerekiyor.

Paris İklim Anlaşması’nın kabulü sonrasında, Vakfımızın bu anlaşmanın TBMM’den geçirilmesi yönündeki çağrıları, AB Yeşil Mutabakatı’nın yayımlanmasının da katkısıyla gerçekleşti. Türkiye, Paris İklim Anlaşması’na taraf olarak, 2053 yılında karbon nötr olma hedefi belirlemiş, iklim yasası ve düzenlemeleri üzerinde çalışmaktadır. 2053’te karbon nötr olma hedefine ulaşmak için ulusal katkı beyanımızın 2030’a kadar “artıştan yüzde 41 azaltım” şeklinde güncellenmesinin yeterli olmayacağını, “mutlak azaltım hedefi” belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bu konuda, daha önce söz ettiğim, ÇEVKO Vakfı olarak iklim krizine karşı yapılması gerekenlerle ilgili geliştirdiğimiz 10 maddeden oluşan öneri paketine değinmek isterim:

  1. Türkiye’nin 2053 “karbon nötr” olma hedefine ulaşabilmesi için mutlak azaltım hedefi belirlemesini,
  2. İklim yasası ve düzenlemelerinin hızla çıkartılarak yürürlüğe konulmasını,
  3. Emisyon ticaret sistemi veya benzer yöntemlerle karbon salımına sınır ve bedel konulmasını,
  4. Enerji üretiminde kömüre kademeli olarak son verilmesini,
  5. Ormanların ve karbon yutaklarının çoğaltılmasını,
  6. Enerji verimliği ve yenilenebilir enerjinin arttırılmasını,
  7. Enerji sektörü, sanayi, binalar, ulaşım, tarım ve atıklardan çıkan salımların azaltılmasını,
  8. “Uyum” konusunda bölgesel planların yapılıp uygulanmasını,
  9. Bunlar için ciddi finansal kaynaklar,
  10. Ulusal farkındalık kampanyası oluşturulmasını öneriyoruz.

30 Kasım’da COP 28’e sahne olacağız. COP 28’de ise ilk kez Paris İklim Anlaşması’ndan bu yana karbon salımlarının azaltılmasındaki ilerleme değerlendirilecek. Buradan ne çıkmasını bekliyorsunuz?

İklim krizine çözüm üretmek üzere toplanan BM İklim Konferansları çok önemli ancak bağlayıcı kararların alınması ve uygulanması çok kolay olmuyor. Bu nedenle BM 28. Taraflar Konferansı’nda da daha önce alınan kararların yeterince uygulanmadığına tanık olacağımızdan endişe ediyoruz. Bilimsel olarak belirlenmiş hedeflere mutlaka ulaşılması gerekiyor. İklim krizi insanlık için bir varoluş sınavı niteliğinde. Bu sınavdan hep birlikte başarıyla çıkmak da hepimizin ama öncelikle dünyanın büyük ve lider konumundaki devletlerin sorumluluğunda.

Son olarak ÇEVKO 2024 için neler hazırlıyor? İklim krizi, atık yönetimi ve döngüsel ekonomi başlıklarında nasıl bir strateji izleyeceksiniz, odak noktalarınız neler olacak?

Ülkemizde ilgili bakanlıklar, Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ve İklim Değişikliği Eylem Planı hazırlamaktalar. Bu eylem planlarına uzman bir STK sıfatıyla katkı sağlamak ve buradan çıkacak sorumlulukları yerine getirmek ÇEVKO Vakfı olarak 2024 yılı için önceliklerimizin başında geliyor. İklim krizine karşı toplumda farkındalığın oluşturulması ve eyleme geçilmesi için 2023 yılında yürüttüğümüz çalışmaları 2024’te de sürdürmeyi planlıyoruz. Döngüsel ekonomiye geçiş ve Sıfır Atık sisteminin başarıya ulaşması ve GÜS modelinin ülkemizde yeniden uygulamaya alınması için çabalarımızı 2024 yılında da sürdüreceğiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir