Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada İKY politika ve uygulamalarının önemi

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda belirlenen sürdürülebilir bir strateji, eğer çalışanlar sürece dahil değillerse veya bunun nasıl başarılacağının farkında değillerse çok az anlam ifade eder. Bu sebeple, insan kaynakları yönetimi uygulamalarının sürdürülebilirlik hedeflerini önce kendi sınırları içerisinde sonra da çalışanları yoluyla onların aileleri ve çevrelerini etkileyebilecekleri şekilde kurum dışına taşıyabilmesi önemlidir.

 Hepimizin bildiği gibi son 30 yılda çevresel iklim krizinin tetiklediği küresel ısınma, çevre kirliliği, kaynak kıtlığı ve iklimde meydana gelen değişiklikler toplumlarda giderek artan şekilde sürdürülebilirlik bakımından endişeleri arttırdı. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda ortak hareket etmeye çalışan duyarlı devletler, devlet kurumları ve işletmeler sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda hem ekolojik çevrenin gelecek nesillere sağlıklı bir biçimde bırakılması hem daha eşit, daha adil ve daha güçlendirilmiş toplum için destekleyici uygulamaları hayata geçirdiler, halen de geçirmektedirler. Büyük ölçekli ulusal ve uluslararası işletmeler başta olmak üzere sosyal girişimcilerin başarılı girişimleri, STK’lar ve sorumlu yönetim anlayışını benimseyen tüm işletmeler sürdürülebilirlik kapsamında ekolojik, ekonomik ve sosyal katkı sağlamak için farklı projeler içindeler.

Bu projeleri hayata geçirmede; fikrin üretilmesi, projelendirilmesi ve etkinlikle sürdürülmesinde yararlandıkları en önemli kaynak ise istihdam ettikleri insan kaynağıdır. Çalışanlar, hangi kademe veya departmanda olursa olsun, işletmelerin omurgasıdır ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) doğrultusunda belirlenen sürdürülebilir bir strateji, eğer çalışanlar sürece dahil değillerse veya bunun nasıl başarılacağının farkında değillerse çok az anlam ifade eder. Bu sebeple, insan kaynakları yönetimi (İKY) uygulamalarının sürdürülebilirlik hedeflerini önce kendi sınırları içerisinde sonra da çalışanları yoluyla onların aileleri ve çevrelerini etkileyebilecekleri şekilde kurum dışına taşıyabilmesi önemlidir. Kurumsal stratejilerin destekleyicileri ve stratejik ortakları olarak İK profesyonelleri sürdürülebilir, sorumlu yönetimin başarılı olmasında çalışan tutum ve davranışlarını uyumlaştırmaya çalışırlar.

Büyük ölçekli işletmeler, sürdürülebilirlik hedeflerinde etkin sonuçlar elde edebilmelerinde CSO’lardan (Corporate Sustainability Officer) yararlansalar da çalışan tutum ve davranışlarının başta yeşil uygulamalar ve sürdürülebilirliğin diğer başlıkları açısından İKY profesyonelleri ile eşgüdüm halinde çalışırlar. Daha küçük ölçekli işletmelerde ise sürdürülebilirlik hedeflerine erişmede çalışanların tutum ve davranışlarının geliştirilmesi ve başarılı projelerin ortaya çıkarılmasında İK uzmanları kilit bir roldedir. Nitekim, 2022 yılında 200 farklı kurumsal sürdürülebilirlik raporunun incelendiği bir araştırmada, eksikliği en çok hissedilen unsurun; değer yaratma, etik davranış ve sürdürülebilirlikte önleyici ve kapsayıcı uygulamalar olduğu ortaya konmuştur. Diğer yandan, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri daha sürdürülebilir ve daha adil bir dünyaya nasıl katkıda bulunabileceğimizi anlamamız için son derece yararlı bir çerçeve sağlamakta. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları aynı zamanda çalışanların katılımını sağlamak ve yetenekleri çekmek için somut bir fırsat da sunmakta. Aynı zamanda, çalışan deneyiminin dikkate alındığı iş çevresinde, artık maaştan daha fazlası talep edilmekte. İK uygulamaları açısından aklımıza ilk gelenler; esnek çalışma koşulları ve uzaktan çalışma olsa da işte anlamını birlikte yakalamak olumlu yönde önemli bir motivasyon ve performans aracı haline gelmekte. Akademik çalışmalar ve raporlar, Y ve Z kuşağının sosyal sorunlara katkıda bulunmalarına olanak tanıyan işletmelerde daha mutlu ve adanmış olacağını öngörmekte. Nitekim, bizler için de doğru olan bir şey varsa o da etkisi ne kadar küçük veya büyük olursa olsun, değişimi teşvik edecek bir hareketin parçası olduğumuzu biliyor ve deneyimliyorsak, o tatmin edicidir.

İK Sürdürülebilirliği Kurumsal Sürdürülebilirlik İçin Zorunludur

Az önce de ifade ettiğim gibi çalışan deneyimi bir işletmenin başarısını belirlemede belirleyici bir faktör haline geldi. Anlamlı iş, kaynak ve destek sağlayan olumlu bir çalışma ortamı, çalışanların işlerine bağlı kalmasını sağlamak için çok önemli. Sürdürülebilirliğin bir iş önceliği olduğu günümüzde, birçok işveren aynı zamanda SKA değerlerini kendi kültürlerine yansıtmanın değerli olduğuna inanıyor. İKY politika ve uygulamaları da SKA’lerine hizmet eden sorumlu bir kültürün ve iklimin çalışanlar tarafından içselleştirilmesini sağlıyor. Çalışanlar ise bu değerlerin iş sınırları içerisinde iş pratiklerine ve kurum kültürüne yansıdığını gördüklerinde çabalarından yalnızca gurur duymakla kalmıyorlar aynı zamanda sürdürülebilir bir geleceğe aktif olarak katkıda bulundukları için “anlam” ve “tatmin” arayışlarına olumlu destek buluyorlar. “Sürdürülebilirlik açısından çalışanlarımızın, ekip arkadaşlarımızın işlerinde anlamı yakalamaları ve tatmin olmaları İKY açısından neden önemlidir” sorusunu tekrar kısaca yanıtlamak gerekirse; işletmeler çevresel, sosyal ve yönetişim hedefleri hakkında daha derinlemesine düşündükçe, İK stratejilerinin diğer kurumsal sürdürülebilirlik hedefleriyle iç içe olduğunu fark etmeye başlıyorlar. “İnsan”, Birleşmiş Milletler’in 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın (SKA) her birini destekleyen üç bileşenden (diğerleri gezegen ve refah) biri durumunda. Bu anlayış çerçevesinde, insan kaynağının sürdürülebilirliği, diğer kurumsal sürdürülebilirlik hedefleri için temel bir zorunluluk. Bu sebeple, SAP Success Factors ve IDC tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, dünya çapındaki işletmelerin yüzde 86’sı, insan kaynağının sürdürülebilirliğine yatırım yapmanın olumlu çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliğe yol açabileceğine inanıyor. İnsan kaynağının işe adanmışlıklarını ve bağlılıklarını artırabilmenin yollarını da İKY profesyonelleri biliyor.

Özet olarak, SKA odaklı kapsayıcı bir işletme kültürünü inşa etmeleri; çalışanlarının bu hedefleri iş ve özel yaşamlarının bir parçası olarak içselleştirmeleri; çalışanların deneyimlemeleri yoluyla SKA’nin doğal savunucuları hale gelmelerinde İK politika ve uygulamalarının yeri ve önemi büyüktür. Gerçekleştirilen akademik çalışmalar, İKY uygulamaları yoluyla gelişen tutum ve davranışlarımızın yalnızca işletme sınırları içerisinde kısıtlı kalmayıp, iş sınırları dışına da bu yeni alışkanlıkları taşıdığımızı gösteriyor. Bu sebeple, insan kaynakları profesyonelleri olarak bizler için de değerli bir süreç inşa etmiş oluyoruz: Yalnızca kendi organizasyonumuza değil, sınırlarımızı işletme dışına taşıyarak topluma hizmet edebiliyoruz. Yaratacağımız sosyal etkiyi sayısal olarak ölçümleyebilmek mümkün olmasa da ekiplerimizin, çalışanlarımızın deneyimlerinin bir parçası olduğumuzdan gözlemlerimiz yoluyla değişimi takip edebilmemiz de mümkün oluyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir